| Bebi bir aile olarak kabul et yada etme, senin için buradayım. | Open Subtitles | وعما إذا كنت تقبلى بى كعائلة او لا، أنا هنا من أجلك |
| senin için buradayım sışarıda konuşalım zamanım yok endişeli misin? | Open Subtitles | أنا هنا من أجلك لنتحدث في الخارج ليس لدي وقت |
| Şu anda benim için en komik olansa onun Buraya senin için geldiğini düşünüyor olman. | Open Subtitles | لكن أكثر الأمور إضحاكاً بالنسبة لي الآن هو أنك تعتقد أنها عادت إلى هنا من أجلك |
| İşte tamam sandeviçini buraya koyuyorum. senin için burada saklayacağım. | Open Subtitles | سوف نضع شطيرتك فى طريق محايد حسناً, سوف أضعه هنا من أجلك |
| Neyse şu an hepimiz senin için buradayız, değil mi? | Open Subtitles | على أيه حال نحن جميعآ هنا من أجلك الان حسنآ؟ |
| Ne zaman atlatacaksın bunu bilmiyorum ama ne zaman ihtiyacın olursa Yanındayım ben. | Open Subtitles | لاأعرف كيف يمكنك تحمل مايحصل معك وأنا هنا من أجلك مهما يكن ماتحتاجينه |
| Eğer bir şeye ihtiyacın olursa Yanındayız. | Open Subtitles | أنظري، إذا كان هناك أيّ شئ تحتاجينه فنحن هنا من أجلك |
| Burada işim yok. Senin için geldim. | Open Subtitles | أنا ليس عندي أي أعمال هنا , لقد جئت هنا من أجلك |
| Demek istediğim, artık bunu yapmak zorunda değilsin. Ben senin için buradayım. | Open Subtitles | لا، ما أقصدهُ، هو أنّه ليس عليكِ فعل هذا بعدالآن ، لأنّي هنا من أجلك. |
| - Olan neyse, senin için buradayım biliyorsun. - Evet, sorun bu olabilir. | Open Subtitles | مهما كان , تعلم أنى هنا من أجلك أجل , ربما تكون هذه مشكله |
| Biliyorsun, seni rahatsız eden bir şey varsa ben senin için buradayım, tamam mı? | Open Subtitles | الآن ، تعلمين ، إذا كان هناك ما يضايقك أنا هنا من أجلك ، حسن؟ |
| Eğer böyle şeylerle ilgili konuşmak istersen, senin için buradayım. | Open Subtitles | وإن احتجت للتحدّث عن أيٍّ من هذه الأمور فأنا هنا من أجلك |
| Bak, burada hepimiz gerginiz, ama konuşmalısın, senin için buradayım. | Open Subtitles | أنظر، جميعناً مجهدون هنا ولكن عليك أن تتحدث، أنا هنا من أجلك |
| Takma kafana, Jack. Buraya senin için değil, onun için geldik. | Open Subtitles | لا تقلق , نحن لسنا هنا من أجلك نحن هنا من أجلة |
| Ayrıca aramızda onun Buraya senin için gelmediğine gerçekten inanan var mı? | Open Subtitles | أيصدق أحدنا حقاً أنها لم تعُد إلى هنا من أجلك ؟ |
| Üzgünüm ama o kız Buraya senin için gelmedi. | Open Subtitles | آسف يا رجل، لكن هذه الفتاة ليست هنا من أجلك |
| Dinle, kimse cezanın ne olacağını bilmiyor ve ailen senin için burada her ne kadar darmadağın olup da gümüş mayo içinde dans etseler de. | Open Subtitles | انصتِ ، لا يعرف أحد ماذا ستكون محكوميتك وعائلتكِ هنا من أجلك على الرغم من أنهم أخفقوا ورقصوا في ثياب رقص فضية |
| Baba, yapamam. Ben senin için burada olacağım, tamam mı? | Open Subtitles | بابا ، لا أستطيع سأكون هنا من أجلك ، اتفقنا ؟ |
| Bilmeni istediğim CIA bunun için minnettar ve senin için buradayız. | Open Subtitles | أريدك فقط أن تعرف بأن "وكالة المخابرات المركزية" ممتنة، ونحن هنا من أجلك. |
| - ...ama senin için buradayız, Em. | Open Subtitles | لكن نحن هنا من أجلك يـاإيم. انتي محـقه. |
| Her ne ise, bana anlatabilirsin. Seni Yanındayım. | Open Subtitles | أياً كان هو, يمكنك إخباري, انا هنا من أجلك. |
| Her türlü Yanındayız. Neye ihtiyacın olursa söyle, tamam mı? | Open Subtitles | نحن هنا من أجلك,يا صديقي أياً كان ما تحتاجه,حسناً؟ |
| - Sen işini yap. Ben Senin için geldim. | Open Subtitles | ،لكن أفل ما يتوجب عليك فعله .لأنّي هنا من أجلك |
| Senin için buradalar. Eğer bu davayı çözmezsem. Güzel plan. | Open Subtitles | ـ هم هنا من أجلك ـ لا حتى أنهي هذه القضية أولا |
| O kadar endişelenme, senin yanında olacağım. | Open Subtitles | لا تقلقي أنا هنا من أجلك |