çoğumuz için, şimdiki zaman sanki sihirli bir zaman dilimi. | TED | إنه كما لو أنه، بالنسبة لمعظمنا، الحاضر هو وقت ساحر. |
Sanırım "Size demiştim." demek için kötü bir zaman. | Open Subtitles | فانوس أخضر: اعتقد ان هذا هو وقت سيء أن أقول لقد قلت لكم ذلك. |
Hayır, bir gücün açığa çıkması için garip bir zaman bu. Bir kahraman asla bu çağrıyı reddetmez. | Open Subtitles | كلا ، وقت إظهار القدرة هو وقت مدهش لا يمكن لبطل أن يرفض نداء القدر |
Küçük tembelin üstüne düşeni yapmasının zamanı geldi. | Open Subtitles | هو وقت مناسبُ الذي الكسولُ الصَغيرُ بَدأَ بسَحْب وزنِه. |
Sanırım bir psikiyatr aramanın vakti geldi. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا هو وقت البحث عن دّكتور نفساني |
Böyle bir zamanda son isteyeceğin şey bir konuk olmalı. | Open Subtitles | آخر ما تحتاجينه هو وقت كهذا للزيارة |
Üzgünüm. Yardımın gerek. Kötü bir zaman mı? | Open Subtitles | . اهلا أحتاج الى مساعدتك هل هو وقت غير مناسب ؟ |
Avrupa'daki düğünümüzü konuşmak için iyi bir zaman mı? | Open Subtitles | هل هو وقت ملائم لمناقشة زفافنا الأوروبي المقبل؟ |
İkincisi hareket eden bir obje. Ve üçüncüsü ise bir zaman. | TED | و آخر هو جسم متحرك والثالث هو وقت. |
Borç istiyorsan hiç de iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | إذا كنت بحاجة إلى المال، بل هو وقت سيء. |
- On yıl uzun bir zaman, koçum. | Open Subtitles | مرة كل عشرة أعوام - عشرة أعوام هو وقت طويل يا صاحبي - |
Bana kalırsa, polisle işbirliği yapmak için uygun bir zaman. | Open Subtitles | والآن هو وقت جيد لتتعاون مع المحققة |
Bu benim kariyerim, ve bırak bununla yüzleşeyim, bir sene çok uzun bir zaman. | Open Subtitles | هذه هي حياتي ، ودعونا نواجه الأمر ألف سنة... هو وقت طويل حقا. |
Gidiş-dönüş için yeterince uzun bir zaman. | Open Subtitles | و هو وقت يكفي للذهاب و العودة أيضاً |
Kötü bir zaman mı? | Open Subtitles | هل هو وقت غير مناسب |
Bağımsızlık Sarayı. Doğru, o halde "vakitli gölge" de belirli bir zaman. | Open Subtitles | لذلك "الظل الموقوت" هو وقت محدد. |
Evet, artık şiddet yaratmanın zamanı geldi. | Open Subtitles | أجل, حسناً, أنا أقول بأن هذا هو وقت استخدام العنف |
Peter, sanırım hepimizin eve dönme zamanı geldi. | Open Subtitles | بيتر , أظن أن هذا هو وقت الرجوع إلى البيت. |
49er 6'dan 49er 1'e. Sanırım B planını uygulama zamanı geldi. | Open Subtitles | أعتقد أن ذلك هو وقت الطائرة الثانية |
Sanırım size öğrencilerin babalarıyla çıkmadığımı söylemenin vakti geldi. | Open Subtitles | أظنّ الآن هو وقت جيّد لأخبرك أني لا أواعد أولياء أمور الطلاب |
Ama bulma vakti geldi. | Open Subtitles | و لكني اعتقد ان هذا هو وقت اكتشاف هذا |
Kötü bir zamanda mı geldim? | Open Subtitles | هَلْ هو وقت مزعج الآن؟ |
Eğer çenen ve sen bir şeyler biliyorsanız ağzındaki baklayı çıkartmanın tam zamanı. | Open Subtitles | إن كنت تعلمين بشيء ما ، الان هو وقت قوله |