Görünen o ki o binadaki bir laboratuardan çalınan başka bir şey var. | Open Subtitles | اتّضح أنّ هُناك شيء آخر قد سُرق من مُختبر آخر في ذلك المبنى. |
Orada bir şey var. Tam karşımızda. | Open Subtitles | يُوجد هُناك شيء ما بالخارج مُتجه نحونا مباشرةً. |
Evet, bizim için yapabileceğin bir şey var. | Open Subtitles | . حسناً . هُناك شيء يُمكنك فعله من اجلنا |
Cornelia, Phillip'in sana anlatmak istediği bir şeyler var. | Open Subtitles | كورنيليا " ، هُناك شيء يود " فيليب " إخبارك إياه " |
Tamam, kendime sakladığım birşey var, ama size yardımcı olmaz. | Open Subtitles | حسناً، هُناك شيء إحتفظتُ به لنفسي، لكنّه لن يُساعدكم. |
İstersen dairene uğrayıp dikkatimizi çeken bir şey var mı bakabiliriz. | Open Subtitles | أنظر، ربما قد نعرج على الشقة لنرى إن كان هُناك شيء قد يلفت الإنتباه |
Merak etme beni daha çok göreceksin çünkü sana söylemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | لا تقلقي، سوف تريني كثيراً لأن هُناك شيء أود إخباركِ بهِ. |
Hoşlanmadığım tek şey var, o da sözümün kesilmesidir. | Open Subtitles | إن كان هُناك شيء واحد لا أحبه، يجب أن لا يتصدى احد له. |
- Galiba önce bilmen gereken bir şey var. | Open Subtitles | انا أعتقد أن هُناك شيء يجب أن تعرفه أولًا |
Hükümdardan hükümdara bir kan bağı yerine, başka bir şey var, | Open Subtitles | عِوضاً عن وجود صلة قرابة من ملك إلى ملك هُناك شيء آخر يسري من ملك إلى آخر |
Geçen konuşmamızdan bu yana sende farklı bir şey var. | Open Subtitles | هُناك شيء مُختلف فيك من آخر مرّة تحدّثنا فيها. |
- Sana göstermek istediğim bir şey var. - Eminim yatak odandır. | Open Subtitles | هُناك شيء أود أن أريه لكِ - أراهن أنها غرفة نومك - |
Madem açık iletişim ilkesine bağlı kalıyoruz... bana söylemek... - ...istediğin başka bir şey var mı? | Open Subtitles | جيّد، وبما أننا نتّبع مبدأ التواصل الصريح، هل هُناك شيء تودّ مُشاركته؟ |
Her ihtimale karşı, durumum kötüleşmeden sana söylemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | من أجَل الحِيطة، هُناك شيء أريد أن أقوله لك قبل أن تُصبِح الأمُور سيئَة. |
Aslında benim için yapabileceğin bir şey var. | Open Subtitles | في الواقِع هُناك شيء يُمكنك القيَام به من أجلي. |
Bu ailenin bize anlatmadığı bir şey var. | Open Subtitles | هُناك شيء ما لا يُخبرنا إياه هؤلاء الآباء |
Glasnost Dosyaları. O dosyada göremem gereken şeyler var. | Open Subtitles | ملفات " جلاسنوست " ، هُناك شيء ما بها أحتاج لرؤيته |
Tanrı bana bir melekle haber gönderdi veya işte bu olanların ilahi bir yanı vardı diyebilirdim ama öyle Bir şey yoktu. | Open Subtitles | أستطيع أن أقول أن الرب أرسل ملاكاً لإرشادي أو أنه كان هُناك شيء مُقدس بشأن هذا الأمر لكن لم يُكن الأمر كذلك |
Madem dürüst oluyoruz, benim de sana söylemem gereken birşey var. | Open Subtitles | وبما أننا نتحدّث بصدق، هُناك شيء عليّ إخبارك به. |
Bilinçaltı bir şeylerin yanlış olduğunu farkındaydı, ama o ne olduğunu bilemedi. | Open Subtitles | عقلها غير الواعي علم بصورة غريزيّة أنّ هُناك شيء خاطئ، لكنّها لمْ تعلم ما كان. |
Beni konuşturmak için yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هُناك شيء يُمكنكِ فعله ليجبرني على الكلام. |