Üçüncüsü: Her evde farklı bir hayvan var. Bunlardan biri balık. | TED | ثالثاً: كل منزل يحتوي على حيوان مختلف، وأحد الحيوانات هو السمكة. |
benim ailemden öğrendiğim şeylerden biri size küçük bir anekdot vereceğim özelliklede babamdan | TED | وأحد الاشياء التي تعلمتها من والداي, وسوف اخبركم بحكاية صغيرة, خاصة من أبي. |
çalışmasına bakabilirsiniz. Çözmeye çalışıyor olduğumuz şeylerden birisi de hücreleri nasıl yeniden düzenleyeceğimiz. | TED | وأحد الأشياء التي كنا نقوم بها هو محاولة اكتشاف كيف نعيد برمجة الخلايا. |
Ama bir bomba var, ve yolcuların birinin kontrolünde. | Open Subtitles | لكن يوجد قنبلة على الطائرة وأحد المسافرين يتحكم بها |
bunun bir diğer yönü de, çok farklı Kağıtfüj'ler yapmış olmamız. | TED | وأحد الجوانب هنا هو أننا نبني أنواعًا عديدة من الطارد الورقي. |
en iyi giyinen üstün bir sanatçıyı, ve dünyanın en iyi kişilerinden birini sunuyorum. | Open Subtitles | المَلْبُوس أفضل , المؤدّي الدائر، وأحد الرجالِ الألطفِ في كُلّ العالم. |
ve bir aktivist de Batılı bir şirketle imzalanmış bir anlaşma buldu, Mısır güvenlik güçlerine dinleme teknolojilerinin satış anlaşması. | TED | وأحد الناشطين للحقيقة وجد عقداً من شركة غربية لتزويد قوات الأمن المصرية بتقنيات التجسس. |
Krizin bu artan gücünün en çarpıcı örneklerinden biri, 1929'daki Büyük İflas'tır. | TED | وأحد الأمثلة المذهلة على القوى التطويرية للأزمات هو الانهيار الكبير في عام 1929. |
Röntgen çekilmeye gidiyorum, biri cüzdanımı çalıyor. Bu mu hizmet anlayışı? | Open Subtitles | ذهبت لإجراء الآشعة السينية، وأحد ما أخذ محفظتي، أهذه هي العملية؟ |
Bu hastanedeki doktorlardan biri hastaneye kaldırılmadan acil ameliyatla çocuğun hayatını kurtardı. | Open Subtitles | وأحد أطباء هذا المشفى أنقذ حياته بجراحة مستعجلة قبل أن يدخل للمشفى |
Ama bazı şeyler değişiyor, bunun nedenlerinden biri dijital yerliler, ya da gen-Y'ler. | TED | لكن الاشياء تتغير، وأحد الأسباب هو السكان الرقميين أوالجيل واي. |
bunun nedenlerinden biri, Shaker inanç sisteminin cinsel ilişkiyi yasaklamasıdır. | TED | وأحد أسباب فناء المذهب.. هو أن يمتنع الفرد عن ممارسة الجنس. |
Bazı insanlar alternatifler hakkında düşünüyor ve düşüncelerinden birisi ise doğrudan demokrasi fikri. | TED | بعض الناس كانت تفكر ببدائل بالفعل، وأحد أفضل المقترحات هو مبدأ الديمقراطيّة المباشرة. |
Bu multikültürlü Britanya ve onun hatalı pusulalarından birisi bizim çocuklarımızın sınıflarında. | Open Subtitles | هذه هي بريطانيا متعددة الثقافات، وأحد خطوط صَدْعِها.. يقطع داخل صفوف أبنائنا. |
Bu ülkelerde sağlık sistemlerini araştırıyorum. Ve buradaki en büyük eksiklerden birisi | TED | درست نظم الصحة في تلك الدول. وأحد أكبر الفجوات في العناية, |
Patronumla arkadaşlarımızdan birinin arasını yapmayacağım. | Open Subtitles | لن أقوم بالتوفيق بين مديرتي وأحد صديقاتنا |
Patronumla arkadaşlarımızdan birinin arasını yapmayacağım. | Open Subtitles | لن أقوم بالتوفيق بين مديرتي وأحد صديقاتنا |
Hatta biri kendinizi tamamen engelliyor olmanız ve Bay Deutsch'un parasının üçte birini boşa harcadığı. | Open Subtitles | انا مدرك كل شئ وأحد هذه الأشياء انك تنغلق على نفسك تماما وشئ أخر ان من الواضح ان مستر دويتش ضيع ثلث ماله |
en iyi giyinen üstün bir sanatçıyı, ve dünyanın en iyi kişilerinden birini sunuyorum. | Open Subtitles | المَلْبُوس أفضل , المؤدّي الدائر، وأحد الرجالِ الألطفِ في كُلّ العالم. |
Eşimle iki küçük çocuğumuz var ve bir biyomühendis olarak bir umudum hayatı onlar için bizimkinden daha güzel bir hâle getirmek. | TED | أوتعلمون؟ أنا وزوجتي لدينا طفلين، وأحد آمالي كمهندس حيوي هو أن أصنع لهم حياة افضل من الحياة الحالية التي نعيشها نحن. |
Bu büyük, katıksız bir banliyö can çekişmesiydi ve kendi kendiyle dalga geçilmesine katkıda bulunan sebeplerden biriydi. | TED | وهذا هو عذاب غير مبرر للضواحي، وأحد الأسباب أنه يفسح المجال للسخرية. |