"وأخذت" - Translation from Arabic to Turkish

• aldı
• aldın
• alıp
• almış
• aldım
• Sonra
• içtim
• alarak
• çaldım
• götürdü
• başladım

Annem de oraya gitti ve kavanozdan iki tane aldı, biri benim diğeri de kız kardeşim için.
ذهبت أمي إلى هناك، وأخذت اثنين من الجرة، واحدة لي ووحدة لأختي.

20 yaşında Santa Paula Hieroynmite Manastırı'na girdi ve yeni ismini aldı: Sor Juana Inés de la Cruz
في عمر الـ 20، دخلت دير هيرونيمينيت لسانتا بولا وأخذت اسمها الجديد: سور خوانا إينيس دي لا كروز.

Peki niye Çayır Köpeği'ni öldürüp haritasını aldın?
ادمز القديم لم يكن ابدا هناك لماذا قتلت كلب المراعى وأخذت خريطته ؟

Eğer bu kurşunu, foton paketini alıp bu şişeye ateş ettiğimizde, bu fotonlar şişenin içinde nasıl davranacak?
إن أخذت تلك الرصاصة، وأخذت هذه الحزمة من الفوتونات وأطلقتها داخل هذه الزجاجة كيف ستتبعثر تلك الفوتونات في هذه الزجاجة؟

Anlaşıldı ki, erkenden kalkıp akşamdan kalma başağrısı yüzünden ağrı kesici almış.
كما أتضح, أنها استيقت مبكراً وأخذت مسكناً بسبب صداع متعلق بشرب الكحوليات

Öncesi ve sonrasında kan örneğimi aldım ve çok büyük oksitosin sıçraması olmuştu.
وأخذت عينة من دمي قبل وبعد ذلك، ووجدت قفزة كبيرة في مستوى الأوكسيتوسين

Bir gece eve gidip duş aldı başına geçirdiği bir naylonla.
ذهبت للبيت ذات ليلة وأخذت حماماً وحقيبة موجودة علي رأسها

Yanımdaki kız tehdit etti. Bir şey aldı, vuruldu ve kaçtı.
لقد هددته وأخذت شيئ اصيبت بطلق نارى وهربت

Müptelaydı ve aşırı doz aldı. Kuşkulanacak bir şey yok.
لقد كانت مدمنة وأخذت جرعة ذائدة ما من شىء بة شبهة شك

Çekoslavakya Avusturya ve Macaristan'dan toprak aldı.
وأخذت تشيكوسلوفاكيا أرضاً من النمسا والمجر

Zavallı herifin parasını aldın. Her an gitmeye hazır olmak için onu kasaya koydun.
عثرت عليه وأخذت نقوده و وضعتها في الخزانة لكي تأخذها عند الذهاب؟

Etrafımızı ayyaşlarla sardın ve paramızı aldın.
بل حشدت فقط بعض الأشخاص من محطة الباص وأخذت أموالنا

Bunu alıp 100 MIT öğrencisine verdim.
وأخذت هذا وأعطيته لمائة طالب في أم آي تي.

Senin beni bir ağaca bağladığını ve tüm altını alıp gittiğini söyleyeceğim.
سأخبره أنك ربطنى بشجرة وأخذت كل بضائعنا وهربت

Sanki uzaylının birinin gelip seni almış gibi.
وكأن سفينة فضاء هبطت من كوكب آخر وأخذت جسدك

Çünkü bilgisayarın sabit diskini yakmış ve hesap defterini yanına almış.
لأنها قامت بحرق قرصها الصلب وأخذت معها دفتر الحسابات

Ona antibiyotik veriyorum ve türü belirlemek için biraz kültür aldım.
وضعت له مضادات حيوية وأخذت بعض المعلومات لمعرفة نوع سلسلة السل

Ayakkabılarının resmini çektim, Sonra birbirimize teşekkür edip kendi yolumuza gittik. Aslında ben bunu hep yapıyorum.
وأخذت صورة لحذائه، وشكرنا بعضنا البعض وذهب كل منا لطريقه. لكن أنا أفعل هذا طول الوقت.

Ben bir tıp doktoruyum ve, tedavi etmek için ant içtim iyileştirmek için.
أنا طبية محترفة وأخذت عهدا للعلاج للشفاء

Bir anne parayı alarak, sosyal girişim başlatma adına şirket kurmak için kullandı.
وأخذت أحد الوالدات المال واستعملته كبداية لمشروع إجتماعي.

Ben de mumyayı ve yardakçılarını öldürdüm ve asayı çaldım.
وقتلت المومياء وأعوانها وأخذت هذا الصولجان.

Ooo, Meg, Çocuk Hizmetlerinden bir kadın geldi ve Stewie'yi götürdü!
أمراءة من قسم خدمه الأطفال أتت الى هنا وأخذت ستيوي معها

onun yanına. Ve kartın üzerindeki kargacık burgacık şekilleri telefon tuşlarının üzerindeki kargacık burgacık şekillerle eşleştirmeye başladım.
وأخذت البطاقة ووضعتها هنا وأنا أطابق شكل رسومات الأرقام على البطاقة برسومات الأرقام على أزرار الهاتف