Kocaman bir yatağa uzanıp iki gün boyunca uyumayı ve anne olmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | إنني أفكر في التمدد على سرير كبير والنوم لحوالي يومين وأفكر في الإنجاب |
Bakıp diğer dünyaları ve gezegenleri düşüneceğim ve orada dönen şeyleri. | Open Subtitles | سأنظر وأفكر في كل العوالم والكواكب الأخرى والأشياء التي تحلق هناك |
Kirâ sözleşmemi uzatıyorum ve Los Angeles'taki evimi de satmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | سأقوم بتمديد إقامتي هنا وأفكر في بيع منزلي في لوس أنجلوس. |
Şimdi kendi çocuklarım olsun istiyorum ve gemiyi düşünüyorum. | TED | الاّن أتمنى أن أنجب الأطفال وأفكر في القارب |
Koruyucu annem uzaklaşmamı ve sevgi hakkında düşünmemi istedi. Ne olduğunu düşünmemi, kutsal kitabı okumamı ve yarın geri gelmemi istedi. ve en dürüst, en doğru cevabımı vermemi. | TED | أمي بالتبني طلبت مني ان أذهب وأفكر في موضوع الحب وماهو وأن اقرأ الكتاب وأعود غداً وأعطي إجابتي الأكثر صدقا ومصداقية |
Ama ben bunun gibi birşeye bakıyorum ve satın alma sürecindeki güven ve gizlilik çıkarımlarını değerlendiriyorum, | TED | ولكني أنظر لشيئ كهذا، وأفكر في العواقب المترتبة على الثقة في عملية الشراء، |
Ancak bugün, biraz daha derine inmek istiyorum ve bunun doğası ile ilgili düşünmek istiyorum. | TED | لكن اليوم أود أن أذهب أعمق قليلاً، وأفكر في طبيعة هذا. |
ve kafamın içinde, bir çeşit yarış içindeydim ve cevap olarak ne söyleyeceğimi düşünüyordum onlar hala bitiriyorlarken. | TED | و في ذهني، كنت أستبق وأفكر في الجواب الذي سأقوله، بينما كانوا بصدد إنهاء حديثهم. |
ve kadınların rolleri üzerine düşünürüm ve kızlarınızın neleri seyrettiğini düşünürüm. | TED | وأفكر في أدوارهن، إذ عليك أن ترى ما تشاهده بناتك. |
İki küçük çocuğum var Bay Woods. ve geleceğimi düşünmek zorundayım. | Open Subtitles | لدي طفلين صغيرين، سيد وودس، وأفكر في المستقبل |
Çok çalışıyordum ve öyle meşguldümki , gelecek hakkında düşündüm. | Open Subtitles | كنت أعمل كثيرا, وأنشغل كثيرا وأفكر في المستقبل |
Ama onlara bakıyorum, ve "Birazcık eğlenebilirim." diye düşünüyorum. | Open Subtitles | لكنني أنظر إليهم وأفكر في أنه يمكنني الاستمتاع قليلاً |
ve hepinize bakıyorum ve ben şu anda ki hayatımı düşünüyorum... benim başarım, dostlarım, benim yaklaşan albümüm... | Open Subtitles | وعندما انظر إليكم جميعا وأفكر في حياتي الآن نجاحي, أصدقائي |
Onların ellerine ve yüzlerine bakıp nasıl yakışıklı olup olmadıklarına baktığımı hatırlıyorum. | Open Subtitles | أنا أتذكر أنني أنظر إلى أيديهم و أوجههم وأفكر في وسامتهم. |
Birazcık endişe ediyorum ve sonra olayı büyütüyorum. | Open Subtitles | أقلق بأنه ، وأفكر في الأشياء الصغيرة بعد ذلك أصاب بالهوس بشأن هذا الأمر |
Evet, sadece bu masa biraz gergin gibi ve bence daha eğlenceli bir şey benim için daha iyi bir masa olurdu. | Open Subtitles | نعم, ولكن هذه المائدة تشعرني بأنني مقيد وأفكر في شيء مرح أكثر من هذا |
Zach'e bakıyorum ve bulutları görüyorum. | Open Subtitles | هذا صعب جداً , أنظر إلي زاك وأفكر في الغيوم |
- Memleketimi ziyaret edecek ve geleceği düşüneceğim. | Open Subtitles | سأقوم بزيارة موطني وأفكر في المستقبل موطنك؟ |
Nehrin oraya gidiyordum ve ikinci el mağazasının vitrininde dikiş makinası ve bowling topunun arasında bu yaramazları beklerken görünce kendimi nasıl şımartırım diye düşündüm. | Open Subtitles | كنت سأذهب لأجلس بجوار النهر وأفكر في كيف أكافيء نفسي عندما رأيت تلك الشقية في نافذة متجر الأغراض المستعملة |
ve ben beyinlerimizi hafızamızın ön yargı sahibi sanat galerisi müdürleri olarak nitelendiriyorum. ve eğer teknoloji hafızamız için bir metafor değil ise nedir o zaman? | TED | وأفكر في أدمغتنا في بعض الأحيان بأنها كالمنسقين الذين ينحازون إلى ذاكراتنا فإذا كانت التكنولوجيا كناية عن الذاكرة فماهي إذن ؟ |