Araştırırız, kanıtlar buluruz, onu lanetlenmediğine ikna ederiz. | Open Subtitles | علينا التحري قليلاً وإيجاد دليل وإقناعه بأنه ليس ملعوناً |
Ama belki onunla iletişime geçip sessizce dönmesine ikna edebilirsin. Kimse zarar görmesini istemiyor. | Open Subtitles | لقد تمّ توزيع نشرة بأوصافه، لكن قد يكون بوسعكِ الإتصال به وإقناعه بالعودة بهدوء |
onu bulmama ve ameliyet yapması için ikna etmeme yardım etmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك بأن تساعديني لإيجاده وإقناعه لتنفيذ الجراحة |
Bay Geris'e gidip ödememizi takside bağlaması için onu ikna edeceğim. | Open Subtitles | سأذهب للتحدث إلى السيد جريس وإقناعه أن يدعنا ندفع بالتقسيط |
Çoğalıcıyı ikna edebileceğini düşünmüştür. | Open Subtitles | بول اعتقد أنه يمكنه الحديث معه وإقناعه |
onu anlaşmaya ikna etmelisin. senin yerinde olsam.. | Open Subtitles | وإقناعه أن أغتنم هذه الصفقة، حتى لو كنت أنت... |
Onlar bulunmalı ve yardım etmeye ikna etmelidirler, | Open Subtitles | يجب العثور عليه وإقناعه لمساعدتنا |
Onunla konuşabilirsem, ikna etmeye çalışabilirsem... annesi olarak. | Open Subtitles | إذا استطعت التحدّث معه فقط وإقناعه بالمنطق بصفتي والدته... |
Jack'i bulup onu Port Royal'e dönmeye ikna etmeliyim. Karşılığında bize yönelik suçlamalar kalkacak. | Open Subtitles | لا يهم، علي إيجاد (جاك) وإقناعه بالعودة إلى (بورت رويال) |
"Kralı yanlış yola saptırdığı ve kötü şeyler yapmaya ikna ettiği için Piers Gaveston dışlanıp, sürülecek." | Open Subtitles | وتضليل الملك وإقناعه بفعل الشر يجب أن يتم إخراج ونفي (بيرس جافستون) |
Yarın babamla yemek yiyeceğim ve onu ikna etmek hiç de kolay olmayacak. | Open Subtitles | وإقناعه بذلك لن يكون سهلاً |
Sadece o tırlağı aramamı söyledi uzaylılar ve kılıçlar hakkında falan konuş dedi ve onu eve göndermemi istedi. | Open Subtitles | لقد طلب مني الإتصال بذلك الشاب المخبول فحسب، والتحدث بشأن كل تلك الأشياء العجيبة، كالسيوف وسكان الفضاء، وإقناعه بالذهاب إلي المنزل. |