Peki ya ilk ve son olarak kimin yeteneğinin olup kimin olmadığını bulabilseydik? | Open Subtitles | ماذا لو استطعنا إثبات مرة واحدة وإلى الأبد، الذي لديه المهارات والذي لا؟ |
Peki fakirlik ve yolsuzluğu nasıl zenginlik ve daha az yolsuzluğa dönüştürürsünüz? | TED | كيف لك أن تتخلص من الفساد والفقر إلى الثروة وإلى فساد أقل ؟ |
tüm arkadaşlarının hayatları benim olacak, ve sonsuza dek genç ve güzel olacağım. | Open Subtitles | قريبا حياة كل الأطفال ستكون ملكى وسأكون جميلة وشابة مرى أخرى وإلى الأبد |
Başka bir iş bulana dek yüzünü görmek istemiyorum, anladın mı? | Open Subtitles | وإلى أن أجد عملاّّ آخر ، لا أريد النظر والتحدث إليكي |
Bu nedenle son birkaç yıldır, Hindistan'a durmadan seyahat ediyordum. | Open Subtitles | اذاً في الأعوام القليلة الماضية كنت أسافر من وإلى الهند. |
Şu andan öleceğim güne kadar hayatımda başka hiçbir kadın olmayacak. | Open Subtitles | الآن وإلى يوم مماتي لن تكون هناك امرأة غيرك حتى الموت |
Aynı şekilde, gittiğim gelişmekte olan veya yarı gelişmiş ülkelerde yukarıdaki çıkarımların bir dereceye kadar doğru olduğunu görüyordum. | TED | هذا الشعور أحسسته في كل زيارة لي إلى إحدى الدول النامية أو المتوسطة وإلى حد ما في دولنا المتقدمة أيضاً. |
Ayrıca Waldron'un suçlu olmak gibi küçük bir sorunu var. | Open Subtitles | وإلى ذلك هناك مشكلة صغيرة في ان يكون والدرون مذنبا |
Aramızdaki savaşı kalıcı olarak bitirmek için bir yol arıyorduk. | Open Subtitles | وإيجاد طريقة لوضع حد لقتالنا معه هذه المرة وإلى الأبد |
Şu an, senden ne istediğimi ve bundan sonra nereye gideceğimizi anlamaya çalışıyor olmalısın. Nereye gideceğiz Peki? | Open Subtitles | يجب عليك أن تحاول اكتشاف ما أريد وإلى أين نحن ذاهبان. |
Bir arkadaşı tedavi etmek için ne kadar ileri giderdi Peki? | Open Subtitles | وإلى أي مدى تظنين أنه قد يذهب لعلاج صديق؟ حسناً، إنه لا يملك أصدقاءاً عديدين |
Peki, siz ikiniz tam olarak nereye gittiniz? | Open Subtitles | وإلى أين ذهبتما أنتما الأثنان , بالضبط ؟ |
Peki, bu değersiz malvarlığınla nereye gitmeyi düşünüyorsun? | Open Subtitles | وإلى أين تنوين الذهاب في هذا الغرض المعدنيّ التافه؟ |
6 kristalin gücüyle beraber sizin topluluğunuz onları sonsuza dek yok edebilir. | Open Subtitles | دائرتكم معاً معَ قوة البلورات الست يمكنها أن تدمرهم مرةً وإلى الأبد |
Frank Drake 1960 yılında dünya dışı sinyal aramaya başladı, şimdiye dek bir şey bulunamadı. | TED | بدأ فرانك دريك البحث عن إشارة لكائنات فضائية منذ عام 1960، وإلى يومنا هذا، لم يصل لأي شيء. |
İnsanların emekli olması gerek, hep birden, sonsuza dek. | TED | على البشر أن يتقاعدوا في آنٍ واحد وإلى الأبد. |
Neredeyse kendime rağmen o uçağa bindim. New York'a uçtum, yazarların olduğu yere. | TED | وكان على الرغم من نفسي وإلى حد كبير، أن صعدت تلك الطائرة وحلقت إلى مدينة نيويورك، حيث المؤلفون. |
ben de bunları anlatmaya başladım. Film gösterime girdikten sonra, önce "Q and a" da konuştum. Sonra, panel ve konferanslardan konuşma davetleri aldım. | TED | لذلك بدأت أتحدث عنهم، بدأت بـسؤال وجواب بعد عرض الفلم، وبعدها دعيت إلى بعض اللقاءات وإلى التحدث بالمؤتمرات |
Şimdi ve sonsuza kadar karım ol. Herşey şey değiştirebilir. | Open Subtitles | أنت زوجتي وإلى الأبد ولا يمكن لأي شيء أن يتغير |
Sonra ışığa doğru, kuzeye ve hayata inersiniz. | TED | وتنحدر ثم للضوء وإلى الشمال ، وإلى الحياة. |
Ayrıca topluluk üyelerinin bir yerden bir yere olabildiğince hızlı gitmeleri gerekir | TED | وإلى الانتقال من مكانٍ لآخر بأسرع وقتٍ ممكن. |
Bu kutsal ateşte, atalarımızın ruhları kabile reisi aracılığıyla konuşur ve bize, suyun nereden alınacağını, otlakların nerede olduğunu ve nereye gidip avlanılacağını tavsiye eder. | TED | وعند هذه النار المقدسة، روح أسلافنا تتحدث عبر الزعيم وترشدنا إلى مكان الماء، أين نجد المرعى، وإلى أين نذهب ونصيد. |
Bu, biraz fazla. Onun yerine Hamburg'taki Martini-Klinik adındaki kliniğe gitse riski 20'de 1'e inecek. | TED | ذلك كثير جداً. لو ذهب بدلاً من ذلك إلى هامبورغ، وإلى عيادة تسمى مارتيني كلينك، الخطورة ستكون واحد في العشرين. |