Biraz sürer;o fazlardan ve onun gibi şeylerden geçmeniz gerekir. ve eğer bölünürseniz, iyi uyumazsınız. | TED | والامر يتطلب قليل من الوقت , عليك المرور خلال هذه المراحل والاشياء. وإذا تعرضت للمقاطعه , ولم تنم جيدا. |
Sonra da volkanımız birçoğunuzun ve arkadaşlarınızın seyahat planlarını alt üst etti-- Başkan Obama da dahil. | TED | والامر الثاني .. البركان الذي اوقف حركة الملاحة الجوية للكثير من اصدقائكم وحتى لرئيس دولتكم .. باراك حسين أوباما |
ve bu iki adam mutluluktan havalara uçuyorlardı. | TED | والامر اللافت ان الفيلسوفان اشرق وجهمها بسبب فينمان |
ve bir şey daha: Archie kendisi de bu hastalıktan muzdarip. | TED | والامر الآخر ان "أرشي كوشران" كان ذاته يعاني من ذلك المرض |
ve ikinci şey onlar sen nerede olursan ol ya da nereye gidersen git sana güveniyoruz derlerdi, sen her zaman doğru şeyi yapacaksın. | TED | والامر الاخر الذي قالاه: ونحن نثق بك لايهم أين انت أو الى أين انت ذاهب, سوف تفعل دائما الشئ الصحيح. |
ve bu diğer tüm bilim dalları için de geçerli. | TED | بعد ذلك. والامر كذلك صحيح لكل العلوم الاخرى. |
Aynı şey, klinik açıdan feci durumda değilse, mani, stres ve depresyon için de geçerli. | TED | والامر نفسه مع الارهاق والاحباط ما لم يكن الامر متقدما جدا .. لا تعطوا الادوية على الاطلاق |
ve ikinci olarak, bizi çevreleyen ürünlerin neden yapıldığı konusunda en ufak fikrimizin olmayışı | TED | والامر الثاني .. اننا لا نملك اي فكرة عن مكونات المنتجات التي تحيط بنا |
Çoklu kişilik bozukluğu üzerine bir seminer yürütuyorum ve isim etiketlerini doldurmak bir türlü bitmiyor. | Open Subtitles | فانا ادير جلسة لمرضى تعدد الشخصيات والامر يتطلب وقتا طويلا جدا لملاْ قطع اسمائهم |
Aramalar sürüyor, ve işler yolunda. | Open Subtitles | . مازال البحث مستمر , والامر تحت السيطرة |
ve daha da önemlisi üç mucize yaratman gerekiyor. | Open Subtitles | والامر الاكثر اهمية انت لديك ثلاث معجزات |
Pantolonumun içinde yangın var ve sıcak gittikçe artıyor. | Open Subtitles | هناك حريق في سراويلي.. والامر يزداد حرارة |
Ne olursa olsun benden nefret ediyor. ve her geçen gün olay daha da kötüye gidiyor. | Open Subtitles | أياً كانت, انها تكرهني والامر يسوء اكثر في كل يوم |
Bu nedenlerle, mahkeme davacının başvurusunu reddediyor ve mümkün olduğunca kısa bir zaman zarfında ağaçların sökülmesi gerektiğini karara bağlıyor. | Open Subtitles | لذا فلا منا من رفض الالتماس والامر بقطع الاشجار بأسرع وقت ممكن |
ve şu kadınlar benim müvekkillerim olacaklar, ve davacı havuzu iş için geri çevirdiğin her şişman kız için genişleyecek. | Open Subtitles | واولئك النساء سيكونون مشكلتك والامر سيصل لكل امرأة زائدة الحجم انت رفضت تعيينها |
Çocuk için para ödemeyi kabul ettim ve en kötü şey de artık burayı tutamam. | Open Subtitles | لقد وافقت ان ادفع للصغير والامر السيء هو اني لا استطيع ان ابقي هذه النعمة |
Bilirsin, hayranlar artık bu efektlerin berbat olduğunu düşünüyor ve bütün bunlar artık biraz bayatladı. | Open Subtitles | فالمعجبون يظنون انها بشعة والامر بأكمله متعب |
Kafiyeli isimlere kancayı takarlar, sonra bilgi verici film izlerler ve hayat kurtarıcı uyarılar hepsini geri çeker. | Open Subtitles | انه الاسم الذي على القافية الذي يجذبهم والامر الاخر هي الفيديو التثقيفية ونصائح التوفير التي تجعلهم دائماً يعودون |
ve dışarıda gördüğümüz her olay, kötü bir orospu çocuğunun, başka bir insana yapabilecekleri... | Open Subtitles | والامر الذي نراه الان هناك هو ما يمكن للعين بكل ماتعنيه الكلمة ان يفعله لاحد اخر من البشر |
Onun toksikoloji verilerine göre, Bay Hayes'in kanında clonazepam, risperidone, ve lityum var, ki bu çok mantıklı. | Open Subtitles | حسناً,وفقاً لشاشة السموم, السيد هايس لديه كلونزيبام, روسبريدون, وليثيوم في جسمه, والامر الذي يبدو منطقياً. |