Ama 4 sınıf ve aynı anda düğün planlamak bütün zamanımı alıyordu. | Open Subtitles | ولكن بين أربعة فصول والتخطيط للزاوج كان وقتي منشغلاً |
Birinin düğününü planlamak, tüm korkularını yüz üzerine çıkardı. | Open Subtitles | والتخطيط لزواج شخص ما قد أظهر هذا الخوف |
Şansınıza güvenebilirsiniz fakat en kötü senaryoyu düşünüp düzgünce plan yapmanız gerekiyor. | TED | لا يمكنك الاعتماد على الحظ، عليك افتراض أسوأ احتمال والتخطيط وفقًا لذلك. |
Ortaya çıkmayı düşünüyordu ama buna izin veremezdin ne geçen onca sene için ne de yaptığın onca planlama için. | Open Subtitles | بأعتراف المباردة ارادت بهذا تسمحي لن لكنك والتخطيط السنين هذه كل بعد ليس |
Evlilik aşk ve tutku üzerine olmalı ayrıca planlama ve sorumluluk. | Open Subtitles | الزواج يجب أن يكون حول الحب والرومانسية والتخطيط والمسؤولية |
Çünkü anladım ki mimarlık, tasarım ve planlama dallarındaki bütün eğitimim gerçekçilikten yoksundu. | TED | لأنني أدركت أن كل تدريبي في مجال الهندسة والتصميم والتخطيط المعماري لا يجابه الواقع. |
Biz, milyarlarca yıl süren evrimsel çizimin ve planlamanın gelişimi sona erdirilmiş ürünleri değiliz. | TED | نحن لسنا نتاجا نهائيا لبلايين من السنين من التطور والتشاور والتخطيط. |
New York, düğünü planlamak filan çok yoğun olduğunu biliyorum ama baskı altındayken çok daha iyisindir. | Open Subtitles | إسمع، أعلم أن لديك الكثير على يديكِ، مع نيويورك والتخطيط إلى زواجنا وما في ذلك، لكنك تخرجين أفضل ما لديك عندما تكونين تحت الضغط. |
Onları planlamak ve yaratmak istiyorum. | Open Subtitles | والتخطيط لها وتنفيذها |
(Gülüşmeler) Ölüm hakkında söyleyecek çok şey var ama iki görüş üzerinde durmak istiyorum: neden ölümün hakkında konuşmak ve onu planlamak iyi bir ölüm deneyimlemenize yardımcı olur ve sevdiklerinizin üzerindeki stresi azaltır ve ölüm hakkında konuşmak yas tutanlara destek olmamıza yardım eder. | TED | (ضحك) عندما يتعلق الأمر بالموت، هناك الكثير لمناقشته، لكنني أرغبُ في التركير على جانبين: لِمَ يمكنُ للحديث حول الموت والتخطيط له مساعدتكم على خوض موت مناسب، وبالتالي التقليل من توتر أحبائكم، ويمكنُ لكيفية الحديث عن الموت مساعدتكم على دعم من هم في حالة حزن. |
Baş ağrısı yok, plan yok, stres yok. | Open Subtitles | لا يوجد مزيد من وجع الرأس والتخطيط او إجهاد |
Çalışmak ve plan yapmak gibi şeyler için kendine bolca vakit ayırabiliyorsun. | Open Subtitles | نملك الوقت لنفعل ما نريد أن نفعله كالدراسة والتخطيط لمستقبلك |
Ortaya çıkmayı düşünüyordu ama buna izin veremezdin ne geçen onca sene için ne de yaptığın onca planlama için. | Open Subtitles | ارادت المباردة بأعتراف لكنك لن تسمحي بهذا ليس بعد كل هذه السنين والتخطيط |
(Alkışlar) Mevzuat, planlama ve bütçelemede tüm kararlarda kadınların katılımı da sağlandı. | TED | (تصفيق) والمشاركة في التشريع والتخطيط والترشيد المالي المرتبط بجميع القرارات. |
(Alkışlar) Şu anda onlar kurula katılıyor, yasama, planlama ve bütçede aktif görev alıyor. | TED | (تصفيق) وهن تحضرن الآن للمجالس البلدية، وتشاركن في التشريع والتخطيط والترشيد المالي. |
Sovyetler Birliği Operasyon ve planlama Müdürü. | Open Subtitles | مدير العمليات والتخطيط للإتحاد السوفييتي |
Elbette, yapay zeka, henüz insanların etki alanları arası öğrenme ve planlama yeteneğinin yakınında bile değildir. | TED | والآن بالطبع، فإن الذكاء الصناعي غير بعيد عن الحصول على قدرة في مجالات عديدة تمكنه من التعلم والتخطيط مثل ما يفعل الإنسان. |