Açılış konuşmaları yargılamayı; iyiyle kötü, gerçekle cehalet arasındaki muazzam bir mücadele olarak sundu. | Open Subtitles | قدّمت البيانات الإفتتاحيّة على أنّ المحاكمة صراع كبير بين الخير والشرّ, بين الحقيقة والجهل. |
"Görmeden inananlara ne mutlu". - Yaşasın körü körüne inanç ve cehalet! | Open Subtitles | "سعداء هم أولئك الذي لا يرون لكنهم يؤمنون" يحيا الإيمان الأعمى والجهل |
Tedavisi olan hastalıkların hurafe ve cehalet yüzünden çok kişiyi öldürdüklerini de gördüm. | Open Subtitles | وكذلك رأيت العديد منهم يموتون من امراض يمكن علاجها بسبب الخرافة والجهل. |
Ancak, bizi birbirimizden ayrı düşüren öfke, nefret ve cahillik gibi duvarların olduğunu ilk defa farkettim. | TED | لكن حينها أدركت أيضاً أن هناك حائطًا من الغضب، من الكره والجهل تفصلنا عن بعض. |
Küfür, delilik, sapkınlık ve ciddiye alınacak kadar cahillik. | Open Subtitles | البذاءة، الاختلال والانحراف والجهل الذي لا يصدق. |
Yani, sadece hasta, çarpık bir beyin böyle kaba ve cahil davranabilir. | Open Subtitles | أعني، فقط المريض والمنحرف هو من يتصفّ بتلك الوقاحة والجهل |
Bu, Doğu Teksas'ın cahil tarlalarından 23. yüzyıla götürülüp dehası sadece takdir edilmekle kalmayan aynı zamanda göklere çıkarılan genç bir adamın hikayesidir. | Open Subtitles | إنها قصة ولد شاب ينتقل من التخلف والجهل في شرق تكساس إلى القرن الثالث والعشرين |
Hikaye insanlığın en karanlık dönemi deliliğin ve cehaletin hüküm sürdüğü zamanlardan: | Open Subtitles | وقعت أحداثها في فترة مظلمة من فترات التاريخ حين كان الجنون والجهل يسيطران على الناس |
Sadece birgün için çok fazla cehalet ve hoş görmeme. O kadar çok insan. | Open Subtitles | الكثير من التعصب والجهل في يوم واحد من الكثير من الناس |
Mesela, gerçeklerin yayınlanması yasaklanırsa yalanlar, yoksulluk ve ve cehalet zafer kazanır. | Open Subtitles | انها تقول تقريبا أنه لو كان نشر الحقيقة ممنوعاَ... فإن النصر سيكون للكذب والفقر... والجهل. |
"Yalanlar, kaygılar, bağnazlık ve cehalet..." | Open Subtitles | "والأكاذيب, الابتلاءات التعصب الأعمى والجهل..." |
cehalet ve karanlığı getiren şeytanın ta kendisi. | Open Subtitles | ( إبليس) هو.. من يتسبب في القتل والجهل والظلام |
Ayrımcılık, fukaralık, cehalet. | Open Subtitles | "التعصّب ،الفقر والجهل" |
Küstahlık etmen ve müthiş bir cahillik edip beni alaşağı edebileceğini düşünmen. | Open Subtitles | أنك تملك الجرأة والجهل العميق لتعتقد أنك بإمكانك القضاء علىّ |
Bağnazlık ve cahillik dışlayan ve tepeden bakan küreselleşmenin çirkin yüzleridir." | TED | التعصب الأعمى والجهل هما الوجه القبيح للعولمة الإقصائية والعدائية." |
Korku, yolsuzluk, cahillik, parasızlık soykırım, AIDS, küresel ısınma, terörizm silahlı aptallar, politikacılar. | Open Subtitles | مع كل هذا الرعب والفساد والجهل والانحراف.. والإبادة الجماعية والإيدز والاحتباس الحراري والإرهاب... ومجانين حركة "الأسرة" ومجانين الأسلحة |
Sadece Baltimore değil, cahil bir çağda yaşıyoruz. | Open Subtitles | ليس الأمر في (بالتيمور) فقط نحن نعيش في عصر الظلام والجهل |
Tüm o işe yaramaz danslar, yorulmuş zihin arzu ile cehaletin çarpışması. | Open Subtitles | كلالسعيالدءوبالمهدور.. والعقول الواصبة في صراع الرغبة والجهل |