O noktada insanlar için tek seçenek, evrimsel bayrağı varislerimize teslim edip arka plana geçmek olacak. | TED | والخيار الوحيد أمام البشر في هذه المرحلة هو تسليم شعلة التطور إلى من سيخلفوننا ثم التلاشى في الخلفية. |
tek seçeneğimiz temelli olarak gruplaşmayı aktifleştirmek. | TED | والخيار الوحيد الذي نملكه هو تفعيل ذلك التجمع لأجل الخير. |
Devam etmek isteyecekler ve tek seçenekleri ise servis yolu. | Open Subtitles | سيرغبان بمواصلة التحرك، والخيار الوحيد المتبقي هو طرق الخدمات. |
Mektubun üstündeki tek isim benim ve düşündüğüm tek seçenek; | Open Subtitles | الاسم الوحيد على هذه الرسالة هو إسمي والخيار الوحيد الذي أدرسه بخدمة بلدي مثلما فعلتما ألأثنان |
Öyleyse, başarılı olmanın tek yolu, gerçekten başarılı olmanın, zihinsel rahatlık ve sıkı çalışmadır. | Open Subtitles | ذلك، القرف، وإذا كنت تريد أن تنجح، تنجح حقا، والخيار الوحيد لديك هو تشديد عقليا اللعنة حتى. |
tek otomat cihazı vardı ve sadece jambonlu sandviç kalmıştı. | Open Subtitles | لديهم آلة بيع واحدة في المكان والخيار الوحيد للشطائر هو لحم الخنزير |
..geriye kalan tek seçenek şiddet. | Open Subtitles | والخيار الوحيد المتبقي هو اللجوء إلى العنف. |
tek seçenek, eski usul kaşınmadır. | Open Subtitles | والخيار الوحيد هو اللجوء لأسلوب الحك القديم |
..ya tek seçim onu dinlemekse? | Open Subtitles | والخيار الوحيد هو إن كنا سنختار الإصغاء إليه |
Şimdi tek seçeneğim onu olduğu yerde ezmek. | Open Subtitles | والخيار الوحيد المتاح الآن هو سحقه حيثما يقف |
Yapabileceğiniz tek şey yola çıkmak ve o ıssız yollarda eve gitmek için 10 saat boyunca araba kullanmaktı. | Open Subtitles | والخيار الوحيد الذي ما زال لديك ... هو الخروج لطريقِ القيادة ... وتبدأ القيادة في الطريق المُقفِر ... وتقود لعشرةِ ساعات |
tek seçenek de Alan ve benim çocuğumu kullanmak mı? | Open Subtitles | والخيار الوحيد الذي كان أمامك هو استعمال الطفل الذي أنجبته مع (ألين) |