"والرب" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve Tanrı
        
    • Tanrı da
        
    • Allah
        
    • Tanrının
        
    Sizi bugün sabah radyoda dinledim ve Tanrı bana size malzeme getirmemi söyledi.'' TED لقد سمعتكم على الإذاعة المسيحي اليوم، والرب قال لي أن أُحضِر لكم المؤن."
    Bu çok ezici ve Tanrı çok uzakta duruyor. Open Subtitles إنه شعور ساحق والرب يبدو بعيداً جداً جداً
    ve Tanrı bir tanesinin içine kum koymuş ve o bir tanesi artık inci yapabiliyormuş. Open Subtitles والرب وضع قطعة من الرمل فيها فتصير لؤلؤة.اوه
    ve Tanrı gözlerimizdeki yaşları silecek ve orada ölüm olmayacak. Open Subtitles والرب سيمسح كلّ الدموع من عيونهم ولن يكون هناك موت أكثر ولن يكون هناك حزنا أو بكاءً
    Belki bilmiyorsun ama Tanrı da yanımızda, çünkü o da Kuzeylilerden nefret ediyor. Open Subtitles والرب في جانبنا أيضاً لأنه يكره اليانكيز
    ve Tanrı dedi ki: "Her çeşitten ikişer getirin." "Üzerine 62 çeşit sos, krema ve fıstık koyun." Open Subtitles والرب قال ، اجمع ملعقتان من كل نكهة وادهنهم بـ62 صلصة مع كريم مخفوق ومكسرات
    Bak, bu Tanrı'nın parası ve Tanrı Blahka'nın bizi öldürmesini istemiyor. Open Subtitles اسمع،هذه أموال للرب والرب لايريد لبلاك أن يقتلنا
    buranın beysbol bursunu kullanmak için ne kadar çirkin olduğunu görünce ve Tanrı biliyor yardıma ihtiyacım var. Open Subtitles تريان رغم القبح هنا لا تستخدمان المنح الدراسية لكرة القاعدة والرب أعلم كم أحتاج للمساعده
    Dönüş bekleyen telefon çağrıları ve e-postaları... ve Tanrı bilir benden neler bekliyorlardır insanlar. Open Subtitles ـ أجل الناس هناك ينتظروني أن أرد على المكالمات الهاتفية وأجيب على البريد الإلكتروني والرب وحده يعرف ماذا أيضًا.
    Sizi ve Tanrı'yı evimizde misafir etmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz. Open Subtitles نحن نتطلع كثيرا إلى وجودكم والرب كضيوف في بيتنا
    Yani Ellie tıpkı Mary gibi bir genç ve Tanrı her zaman aynı fikirde olmadığımızı biliyor. Open Subtitles حسنا، أعني، هو ايلي في سن المراهقة، تماما مثل مريم والرب يعلم لا نرى دائما وجها لوجه.
    Demek Diane ve Will iyi niyetle anlaşacaklar, ...Cary de benim kadar hak ediyor ve Tanrı var olabilir. Open Subtitles وكاري يستحق بقدر ما أستحق أنا والرب موجود
    Demek istediğim, sefaletinden kurtulmayı hak ediyor ve Tanrı biliyor, bu konu hakkında kaç kere düşündüğümü sayamadım bile. Open Subtitles أعتقد بأنه يستحق أن يتم تخليصه من معاناته والرب يعلم كم مرّة فكرت بهذا حتى أنّي فقدت العدّ.
    İyi bir kız olmamı ve Tanrı'nın bizi izlediğini söyledi. Open Subtitles قال، كوني فتاة جيّدة والرب سوف يعتني بكِ.
    Umarım dualarım buradan çıkıp göklere ve Tanrı'ya ulaşır. Open Subtitles آمل أن تكون صلواتي قد فرت وحلقت بعيداً عن هنا إلى السماوات المفتوحة والرب
    ve Tanrı biliyor ya ömrümüzün kalanını birbirimizi yargılayarak geçirebiliriz ama ben artık böyle yaşamak istemiyorum. Open Subtitles والرب يعلم أنه بامكاننا ان نقضي ماتبقى من حياتنا نحكم على بعضنا البعض, ولكني لا أريد ان أعيش على هذا النحو
    ve Tanrı bu sevgiyi bize sadece onu sevelim diye bahşetmedi. Open Subtitles والرب لا يهبُنا الحُب حتى نستطيع أن نُحبُّه هو وحده
    Flanders devamlı kiliseye gider ve Tanrı onun da evini kurtarmadı. Open Subtitles انتظروا ، (فلاندرز) رجل يلتزم بالكنيسة ، والرب لم ينقذ بيته
    Tanrı da sen de iyi bilirsin ki ben işimi yarıda bırakmam. Open Subtitles أنت والرب فقط الذان ! تَعرفون ماذا تُعنى هذة الرياضة بالنسبة لىِ
    Kaldır o kıçını ve benimle birlikte yürü, hemen şimdi, yoksa Allah şahidim olsun, seni bugün postalar gönderir, filmi de sensiz bitiririm. Open Subtitles انهض من مكانك ورافقني فوراً وإلا والرب يشهد عليّ سأفصلك اليوم وأنهي الفيلم بدونك
    Kendi türüne ait içinde ne yazdığını Tanrının bildiği bir tabletle kayıp. Open Subtitles إنه مفقود ومعه لوح لبني جنسه، والرب وحده يعلم ماذا يفعل الآن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more