"والشيء الوحيد" - Translation from Arabic to Turkish

    • tek şey
        
    • ve tek
        
    • şey varsa
        
    • tek şeyse
        
    Bizi hayal gücünün ötesinde işler yapmaktan alıkoyan tek şey kanun adamlarının kamu yararı adına koyduğu ahlakî kısıtlamalar. Open Subtitles والشيء الوحيد الذي يمنعنا من إنجاز عمل مثالي، هي هذه التقييدات الأخلاقية التي يضعها القانون تحت مسمى النظام العام.
    Beni bu durumdan kurtaracak tek şey ise hamburger yemek. Open Subtitles والشيء الوحيد الذي أعرفه سيجعلني غير عالقة.. هو البرغر المشحم.
    Bunu değiştirebilecek tek şey hâlâ seninle birlikte olma şansı olduğunu bilmesi olurdu. Open Subtitles والشيء الوحيد الذي قد يغير ذلك هو إن علم بأن لديه فرصة معكِ.
    Sırtım ağrıyor ve tek yiyebildiğim araba koltuğunda cips oldu. Open Subtitles والشيء الوحيد الذي تناولته كان بعض الحبوب على مقعد السيارة
    Yedi eyalette yedi okul gezdim ve tek farklı olan şey dolabımın şifresiydi. Open Subtitles سبع مدارس في سبع ولايات والشيء الوحيد مختلف مجموعة خزانتي.
    Selam, ben Kabile Şefi Roberts ve ortalıkta atlarla koşturmaktan daha çok sevdiğim bir şey varsa o da kovboy dostlarımla eğlenmektir. Open Subtitles والشيء الوحيد الذي أحبه أكثر من العبث مع الخيول ومن العبث مع أصدقائي رعاة البقر.
    Giysiyi Rus mafyasına sattım ve onlara paralarını ödedikleri şeyi vermemekten daha beter olan bir şey varsa, o da bunun başkasının eline düşmesine izin vermektir. Open Subtitles بعت اليدلة للغوغاء الروسية والشيء الوحيد الأسوء من عدم إعاطئهم ما دفعوا من أجله
    Gerçekten daha fazla şok edici tek şeyse insanların gerçeği ört bas etmek için söylediği yalanlardır. Open Subtitles والشيء الوحيد والاكثر صدمة من الحقيقة الأكاذيب التي يقولها الناس
    Billy'yi çektiği korkunç acılardan uzaklaştıran tek şeyse ona yapılanları düşünmesiymiş. Open Subtitles ,والشيء الوحيد الذي كان يبعد تفكيره عن الالم .كان التفكير بالذي حصل له
    Günümü daha da güzelleştirebilecek tek şey ise sevdiğimle geçireceğim güzel bir akşam. Open Subtitles نعم والشيء الوحيد الذي يمكن أن يجعله أفضل هو امسية مع فتاتى المميزة
    En kötüsü de, bu filmi yaptılar ve kitabımdan kalan tek şey ismiydi. Open Subtitles أسوأ جزء أنهم قاموا بعمل الفيلم والشيء الوحيد الذي إرتبط بكتابي هو العنوان
    Bu çok sade; sade olmayan tek şey kızın inci küpesi. TED هذه بسيطة جداً والشيء الوحيد الغير بسيط هو قرطها الؤلؤي
    Bugün şarkı söyleyecek tek şey gerçekler olacak çünkü içimdeki zeki ucubeyi benimsedim. TED والشيء الوحيد الذي سيغنّي اليوم هو سيكون الحقائق لأنني تبنيت توقي الى المعرفة والحقائق داخلي.
    Yetenekli olduğu tek şey bu duygusal denklemin kesin değerini hissetmek. Kendinizden ne kadar uzağa fırlatıldığınızın tam mesafesini hissetmek. TED والشيء الوحيد الذي يمكن إحساسه هي القيمة المطلقة لهاته المعادلة العاطفية، وهي المسافة ذاتها التي كنتم فيها بعيدين عن أنفسكم.
    Aynı şeyi kendime de soruyordum ve tek bir şey aklıma geldi: Open Subtitles أتعلم, كنت أسأل نفسي نفس السؤال, والشيء الوحيد الذي توصلت له,
    ve tek ortak noktaları benim. Open Subtitles والشيء الوحيد المشترك بينهما... هو أنـا.
    Sokakta çalışınca çok hızlı öğrendiğin bir şey varsa o da güç ve korku arasındaki farkı nasıl koklayacağın. Open Subtitles والشيء الوحيد الذي تتعلمه بسرعة عندما تعمل في الشارع... هو كيف تشتم الفرق بين القوة والخوف.
    Sokakta çalışınca çok hızlı öğrendiğin bir şey varsa o da güç ve korku arasındaki farkı nasıl koklayacağın. Open Subtitles والشيء الوحيد الذي تتعلمه بسرعة عندما تعمل في الشارع... هو كيف تشتم الفرق بين القوة والخوف.
    Sana yaptığı tek şeyse izin vermek oldu. Open Subtitles والشيء الوحيد الذي فعلته هو إعطاؤك الإذن...
    Bildiğimiz tek şeyse Open Subtitles والشيء الوحيد الذي نعرفه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more