Onu mutlu eden tek şey bilmediğimi sanıyor olması. | Open Subtitles | والشيئ الوحيد اللذي يجعلها سعيده أن تظن أني لا أعلم |
Buzdolabımdaki tek şey eski bir yeşil limon. | Open Subtitles | والشيئ الوحيد بمبرّدي... زجاجة نبيذ قديمة، |
Buzdolabımdaki tek şey bir limon. | Open Subtitles | والشيئ الوحيد بمبرّدي... زجاجة نبيذ قديمة، |
Dünyanın en büyük Viking keşfi ama bize söylediği tek şey: | Open Subtitles | أكبر أكتشاف " للفايكينغ " في العالم والشيئ الوحيد الذي يخبروننا بهِ |
Ve ekonomilerimizi öyle büyüttük ki, şimdi umudu boşverme, yok etme tehlikesiyle karşı karşıyayız -- kaynakları tüketerek, yağmur ormanlarını yok ederek, Meksika Körfezine petrol dökerek, iklimi değiştirerek -- ve aslında son yirmi yıldır karbon emisyonundaki aralıksız artışı bir miktar azaltan tek şey ekonomik gerileme. | TED | وأننا إقتصادياتنا قد نمت بدرجة كبيرة حتى أننا نقف الآن فى خطر حقيقى من تقويض الأمل -- مصادرنا الطبيعية تفرغ، نُحجم إستخدامنا للغابات، تسرب البترول فى خليج المكسيك، تغيرات المناخ -- والشيئ الوحيد الذى حقاً له بعض التأثير فى الإنخفاض قليلاً فى الزيادة بطريقة مريعة للإنبعاثات الكربونية خلال العشرون أو ثلاثون عاماً الماضية هو الركود. |