| hikayenin içeriği sabun operası, suç içeren dram... açgözlülük ve ihanet içerikli.. | Open Subtitles | انها جزء من قصه دراميه اجراميه قصه الخيانه والطمع |
| Kardeşimin yürüttüğü tüm deneyler, açgözlülük ve güç üzerine kurulmuştu. | Open Subtitles | كل تجربة أجراها أخي كان مدفوعا بالقوة والطمع |
| Seni buraya açgözlülük buraya getirdi ve yine açgözlülük bitirecek seni. | Open Subtitles | الطمع احضرك هنا والطمع سيكون السبب في نهايتك |
| Ve insanların hâlâ birbirini basit kıskançlıklar ve Hırs uğruna öldürdüklerini söylediniz. | Open Subtitles | والناس لازالوا يقاتلون بعضهم البعض للغيرة والطمع |
| ve aç gözlülük ve gurur dikkatsizlik söz konusu olduğunda sıkıca birbirine dolanmıştır. | TED | الغطرسة والطمع المسبب الرئيسي عندما يتعلق الامر بالاهمال |
| Bu adam yıllarca açgözlülükle zorla çalıştırıldı. | Open Subtitles | لقد أجبر على مر السنين بالجشع والطمع |
| Hitabet kolaydır. Ama kıskançlık, Hırs ve açgözlülüğü maskeler. | Open Subtitles | البلاغة سهلة, ولكنها تختفي الحسد والشهوة والطمع. |
| Fakat o gözlerin ardında fesat bir kişilik, açgözlülük yatmakta. | Open Subtitles | رغمَ ذالكَ... أرادة الشر والطمع كامنة وراءَ تلكَ العيون العميقة. |
| Böylece savaşlar, açlık kirlilik, terörizm ve açgözlülük sebebiyle mağdur olmayacaksın. | Open Subtitles | كي لا تتضطرين للمعاناة خلال الحرب والجوع والتلوث والإرهاب والطمع |
| Asıl sorun, boksörlerin bunu ün, açgözlülük ve kibir için yapmaya başlamaları. | Open Subtitles | المشكلة الحقيقة تكمن بأن الملاكم أصبح يقوم بذلك لأجل الشهرة، والطمع والحصول على إهتمام. |
| Para, açgözlülük ve güç ise Şeytan'la dans etmektir. | Open Subtitles | المال والطمع والقوه هى رقصه مع الشيطان |
| Panik ve açgözlülük! | Open Subtitles | ولكنه الخوف والطمع |
| Kıskançlık, suçluluk ve açgözlülük. | Open Subtitles | الحسدوالذنب... والطمع ... |
| Unutma Datak, gurur, açgözlülük, Hırs. | Open Subtitles | تذكر (داتاك): الفخر والطمع والطموح |
| açgözlülük yaptım. | Open Subtitles | والطمع |
| Fakat ayartma ve Hırs, oranın rüşvetlerine teşekkür ettiği için iki kat büyüdü. | Open Subtitles | ولكن الفساد والطمع ضاعف تلك النسبة شكراً لرشوته |
| Hırs; ailenizin, 200,000 dolarlık evinizi 250,000 dolara yeniden ipoteğe sokturan şeydir. | Open Subtitles | والطمع ما يجعل والديك يعيدوا تصميم منزل مفترض ب 200 الف دولار ولكن بـ 250 الف دولار |
| Evet, kendimi kaybettim. İnsanı yiyip bitiren yalnızlığı ve aç gözlülüğü anlayamazsınız. | Open Subtitles | فقدت إدراكي أنتم لا تعلمون الوحدة الموحشة والطمع |
| Yaşadığınız her gün, her şey bu kadar yozlaşmışken her şey tüketim, ziyan etme ve aç gözlülüğe dayanırken sizin liderleriniz doğa hakkında ne yapabilir ki? | Open Subtitles | مالذي يمكن لقادتكم فعله ازاء الطبيعة في حين انها فاسدة للغاية بحيث أن حياتكِ اليومية مبنية على الاستهلاك والطمع والاسراف |
| Birbirimizin kapısının önünden kanı ve açgözlülüğü uzak tuttuk. | Open Subtitles | نبعد الدم والطمع عن بوابتنا الأمامية |