Bunu neredeyse hemen ses tellerimizin ani kapanması takip ediyor ve aralarında boşluk da kapanıyor, ki boşluğa da Glottis (gırtlak) deniyor. | TED | ويتبعه فوراً تقريباً انغلاق مفاجئ في الحبال الصوتية والفراغ الذي بينهم، والذي يسمى لسان المزمار. |
Karanlık varken ve boşluk kralken. | Open Subtitles | عندما كان الظلام سائداً والفراغ كان الملك |
Kusura bakma, zaman ve uzay polisi. | Open Subtitles | اعذرني ، شرطة الوقت والفراغ |
Bu yarık! Zaman ve uzay, parçalara ayrılacak. | Open Subtitles | الزمان والفراغ يتمزقان ! |
dünyanın işleyişi vardı, neden ve sonuç,zaman ve mekan... ve diğer bir çok gerçeklik. | Open Subtitles | هناك عالم اليقظة النظاميّ، السبب والتأثير، الزمن والفراغ وعالم آخر واقعيّ تمامًا وهو الذي تلمحه في أحلامك. |
Amacımız davalının kişisel amaçları için gücünü suiistimal ettiği ve bencillik ederek defalarca zaman ve mekanı büktüğünü kanıtlamak. | Open Subtitles | في نيتنا لإثبات أن المتهم قد أستخدم قدرتهلانتهاك.. السفر عبر الزمن والفراغ بأنانية مراراً وتكراراًلمصلحتهالشخصية.. |
Tanrım, harika. Onca araştırmadan sonra evde hissettiğim boşluk gitti. | Open Subtitles | ياالهي،كل ذلك البحث والفراغ الذي كنت اشعر به في المنزل ،لقد ذهب عني |
Bu boşluk, bunlar arasındaki alan. | Open Subtitles | المليارات من العوالم الموازية مكدسة أمام بعضها، والفراغ هو المكان بينها |
Kıpırdarsan boşluk oluşur, boşluk olursa da batarsın. | Open Subtitles | الحركة ستصنع فراغاً والفراغ سيجعلكي تغوصين |
Onu kaybetmenin getirdiği suçluluk ve boşluk hissi her şeyden ağır geldi. | Open Subtitles | شعوره بالذنب والفراغ الناجم عن المصاب فاق كلّ الحدود. |
Tuttuğum yas ve içimdeki boşluk tamamlanana kadar. | Open Subtitles | حتى اليوم الذي بلغ فيه الحزن والفراغ نهايتهما. |
Bu yüzden de, sözcükler arasındaki boşluk o kadar büyüyor ki, artık sonunu getiremiyorum. | Open Subtitles | لذا فإنّ الكلمات تبدو متباعدة عن بعضها... والفراغ بينها يكاد يكون غير محدود |
Zaman ve uzay, parçalara ayrılacak. | Open Subtitles | الزمان والفراغ يتمزقان ! |
Dünyanın kendi düzeni vardır, neden ve sonuç, zaman ve mekan. | Open Subtitles | هناك عالم اليقظة النظاميّ، حيث السبب والتأثير، الزمن والفراغ. |
Zamanı ve mekanı çok hızlı bir şekilde büktüğünü gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيته وهو يتلاعب بالوقت والفراغ |