"والقوة" - Translation from Arabic to Turkish

    • güç
        
    • gücü
        
    • güçlü
        
    • gücün
        
    • gücünü
        
    • ve güce
        
    • ve güçle
        
    • ve kuvvetle
        
    Doktorlar haftada birkaç kez aerobik aktiviteleri ve güç arttırıcı antrenman yapılmasını öneriyor. TED ينصح الأطباء بالتمارين عدة مرات في الأسبوع، بممارسة كلٍّ من تمارين الآيروبيك والقوة.
    Ve onun huzurunda şarkı söyleyecek bu seslere tatlılık, güç ve ruh ver. Open Subtitles . ومنحها الاعتزاز والقوة والروح والتي ستعطيها لهذه الأصوات . والتي ستنشد بأمرها
    Çünkü iskeletlerin hız ya da güç üreten sert kaldıraç sistemleri olduklarını düşünmeye eğilimliyiz. TED وذلك لأننا نتجه للأعتقاد ان الهياكل انها انظمة رفع صلبة تنتج السرعة والقوة.
    Bana sadece Tanrı'nın verebileceği o huzur ve gücü arıyorum. Open Subtitles أسعى للسلام والقوة التي لا يستطيع منحي إياها سوى الله.
    Bize geri zekalı çocuklar gibi davranarak kendini genç ve güçlü hissediyor. Open Subtitles أن هذا يشعرة بالشباب والقوة المطلقة . فى أن يعاملنا كأطفال أغبياء
    gücün istismarından ve istismara odaklı güçten korkuyorum. TED أخشى من استغلال القوة والقوة للاستغلال.
    Ve bu yükselmekte olan Hint orta sınıfının alışılmadık gücünü yansıtmaktadır ve cep telefonlarının getirdiği gücü TED ويعكس هذا القدرة الغير عادية للطبقة الوسطى الهندية الناشئة والقوة التي أتت بها تليفوناتهم المحمولة.
    güç, tüm yönetim şekillerinin, demokrasi ya da diktatörlük çalışmasının temelinde yer alır. TED والقوة تتحكم في كيفية عمل أي شكل من الحكومات، سواء كانت ديمقراطية أو ديكتاتورية.
    şimdi sizi bu yeni çerçeveyle tanıştırmak istiyorum Eski güç yeni güçle tanışıyor. TED لذلك أريد أن أعرض لكم هذا الإطار: تلتقي القوة القديمة والقوة الحديثة.
    Eski güç tamamen almak (indirmek) ile ilgiliydi. Yeni güç, veriyor (yüklüyor). TED تعتمد القوة القديمة على التحميل، والقوة الحديثة على الرفع.
    Yeni güç, katılıma değer verir. ve yeni güç, "kendi işini kendin yap" der. TED القوة الحديثة تقدر المشاركة، والقوة الحديثة هي كل شيء عن أفعلها بنفسك.
    Fakat, varoluşumuzu gerekçelendirmek için başka birine bağlı olmak can sıkıntısı ve güç oyunlarına kolayca sebep olur. TED إلا أن الإتكال على الآخر لتبرير وجودنا يؤدي بسهولة إلى الملل والتنافس في التأثير والقوة.
    Hatta güçsüzlük ve güç arasındaki paradoksu zapteden dini bir ritüelimiz, bir tutumumuz bile var. TED لدينا الآن شعائر دينية، وموقف، تحمل بين طياتها مفارقة بين العجز والقوة.
    Birçok kabile ve kralları egemenliğini iddia ediyor ve şehrin duvarları sığınak ve güç. Open Subtitles قبائل كثيرة و ملوكهم يحاولون فرض سيطرتهم و جدران المدينة هى الملاذ والقوة
    Tüm üstün özellikler ve güç Julius'a gitmişti. Open Subtitles كل النقاء والقوة والامتيازات كانت لـ جوليوس
    Önceden hayal bile edemediğimiz gücü ve kararlılığı keşfederiz. TED ونكتشف التصميم والقوة التي لم نتخيلها من قبل.
    Yasaların sanki boşluğu biçimlendirecek, varoluşa gebe olmasını sağlayacak bir ontolojik gücü ya da etkisi var. TED القوانين لها نوع من النفوذ والقوة الوجودية والتي يمكنها تشكيل اللاتكون في ما قبل الخليقة، والتي هي حبلى بالوجود.
    Bize geri zekalı çocuklar gibi davranarak kendini genç ve güçlü hissediyor. Open Subtitles أن هذا يشعرة بالشباب والقوة المطلقة . فى أن يعاملنا كأطفال أغبياء
    Ve kadınların güvende ve güçlü olmalarını nasıl sağlamak için neler yapabileceğimi düşünmeye başladım. TED وبدأت التفكير في ما يحتمل أن أقدمه لأوفر السلامة والقوة للنساء.
    Aslında, bana şöyle geliyor: Eğer bir yerde bütün paraya ve güce ve kaynaklara sahip, egemen küçük bir sınıf köşeleri tutmuşsa, bırakma konusunda istekli olmaları da kolay olmuyor. TED في الحقيقة يبدو لي أنه عندما يكون هناك طبقة مسيطرة من الناس الذين لديهم الأموال والقوة والموارد، لا يكونون مستعدين للتخلي عنها.
    Bir adam varlık ve güçle şerefini kazanmışsa kendini uzak tutar. Open Subtitles أن الرجل يصل الى مكانة مرموقة بالثروة والقوة وحينئذ يباعد نفسه عن الحقيقة والأخلاقيات
    Fiziksel güçle veya boyutla alakası yok. Enerji ve kuvvetle alakalı. Open Subtitles لا يرتبط بالتحمل ولا بالحجم ولكن يرتبط بالطاقة والقوة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more