"وانتهى بها" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve
        
    Bu yüzden öldü. Bedenini denize attılar ve buraya kadar sürüklendi. Open Subtitles هكذا ماتت، وألقيت جثتها في المحيط وانتهى بها الأمر إلى هنا.
    Sonuçta parkın dışında dolaştı ve vuruldu. TED وانتهى بها الأمر بالتجول خارج الحديقة والتعرض لإطلاق نار.
    Onu Amerika'da yaptı, bir öğretmen oldu, ödüllü bir yazar oldu bir anne oldu, ve kızlarını Harvard'a göndermesiyle sonuçlandı. TED نجحت في الوصول إلى أمريكا، وأصبحت أستاذة، وكاتبة حائزة على جوائز وأمّ، وانتهى بها الأمر بإرسال ابنتها إلى جامعة هارفرد.
    Evinden evlenmek istemediği bir adamla evlenmemek için kaçtı ve kendi istediği adamla evlendi. TED لأنها هربت من بيت الرجل الذي لم ترغب في الزواج به وانتهى بها المطاف لتتزوج الرجل الذي اختارته.
    Hamile kaldı, doğum yapmak için çalılıkların arasında koştu. ama, vücudu henüz yeterince gelişmemişti, ve doğum yapamadı. TED عندما حملت، هرعت للأحراش لتنجب طفلها، ولكن، تعلمون جسدها كان غير ناضج، وانتهى بها الأمر أن تعسرت ولادتها.
    Hırsızlıkla suçlanmış ve kadını alıp karakola götürmüşler. Open Subtitles اتهموها بالسرقة وانتهى بها الحال في قسم الشرطة
    En son dışarı çıktığında boyutsal bir kapı tarafından emildi ve kendini hayvan gibi avlanıldığı, düşmanca bir iblis boyutunda yaşarken buldu. Open Subtitles وانتهى بها الأمر بالحياه كالحيوان المطارد ومضيفه لشيطان من عالم بديل لكل شئ
    Bu şehir Great Fire'dan sağ salim kurtuldu ve gökyüzüne dünyanın en güzel gökdelenlerini uzattı. Open Subtitles وانتهى بها الأمر إلى بناء أجمل مناظر الأفق في العالم
    Yani doğal olarak onun... ayakkabısını altına yağ sürmüştüm... ve düşüp alçıya alınmıştı... sonra kendimi kötü hissetmiştim... çünkü tüm ilgi onun üstündeydi. Open Subtitles ذلك بطبيعة الحال، تعلمون، أنا وضعت الزبدة على الجزء السفلي لها حذاء الباليه، ثم انها تراجع وانتهى بها المطاف في الجبس،
    Eskiden senin işini yapan ve sonunda her şeyi elde eden birini tanıyorum. Open Subtitles أعرف فتاة كانت مكانك وانتهى بها المطاف نائلة كل شيء.
    ve bir şarkiciyla tanişip aşik oldu. Open Subtitles وانتهى بها الحال لتقابل شخصاً مغنيّاً وتقعُ بحُبهِ،
    20 yıl önce geldiklerinde konsere gitmişti ve bütün grupla tanışmıştı. Open Subtitles لقد قدموا إلى هنا منذ 20 عام، وهي ذهبت للحفل وانتهى بها المطاف بمص قضبان الفرقة.
    Ama mücadele etti ve sonunda bir alabalık yakalayarak bitirdi. Open Subtitles لكنها تمسك بها، وانتهى بها الأمر اصطياد أن سمك السلمون المرقط مبقع.
    Derken bir tanker patlıyor ve kadın hastanelik oluyor. Open Subtitles وبعدها انفجرت ناقلة البنزين، وانتهى بها المطاف في المستشفى.
    Çok sevdiği kızından gözünü ayırmış ve kızı da barmen ile çıkmaya başlamış. Open Subtitles ابعد ناظريه عن ابنتة الجميله وانتهى بها الامر تواعد ساقي بحانه
    Kaza geçirdi ve bir gözü kör oldu. Open Subtitles أصيبت في حادث، وانتهى بها الأمر أنْ أصـــيبت إحدى عينيها بالعـــمى.
    Öyle değil mi? Bu şirketlerin her ikisi küçük, olarak başladılar, sosyal sorumluluk sahibi şirketler öyle ki, çok popüler müşterilere sahip olarak sonuçlandılar büyük Ünilever ve Clorox onların herbirini yüz milyonlarca dolara satın aldı. TED صحيح؟ كلاهما بدأوا كشركات صغيرة ذات بعد اجتماعي وانتهى بها المطاف لتصبح شعبية جداً لدى المستهلكين مما أدى لشرائهم من قبل عمالقة يونيليفر وكلوروكس بمئات الملايين من الدولارات لكل واحده منهم.
    ve o benim tam önceden durduğum yere geldi. Open Subtitles وانتهى بها المطاف حيث كنت واقفة.
    ve kadın öldü. Open Subtitles وانتهى بها الحال بالموت
    Lisbeth annesinden alındı ve Uppsala'daki çocuk psikiyatri rehabilitasyon merkezine verildi. Open Subtitles تمّ أخذ (ليزبيث) وانتهى بها المطاف في جناح أطفال للأمراض النفسية في "أوبسالا"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more