| FBI'in değerli taş kasası var ve sen de bunu bana söylemedin mi? | Open Subtitles | مكتب التحقيقات الفيدرالي لديه قبو خاص بالجواهر وانتَ لم تخبرني بذلك؟ |
| Ben fikrimi değiştirmeyeceğim peki ya sen? | Open Subtitles | إذن انا غير مسموحٍ لي بتغيير رأيي وانتَ مسموحٌ لكَ؟ |
| - Akademide bir buçuk yıl geçirdi, sen de ölü bir katille şehir boyunca araba sürmesine izin verdin. | Open Subtitles | من الأكاديمية وانتَ تجلعها تقود حول المدينة معَ قاتل ميت في السيارة |
| Gecikiyorduk, sen de uşağa verdin. | Open Subtitles | كنا ذاهبينِ في موعد وانتَ اعطيتها الموظف |
| Yanlış, zirve bağımlısı. Bağımlısın sen arkadaşım. | Open Subtitles | غيرٌ صحيح ، ذوي القمة وانتَ لستَ من ذوي القمة يا صديقي |
| sen de tahayyül edemeyeceğin şekillerde acılar çekersin. | Open Subtitles | وانتَ ستتعذب بطرق انت لم تكن تتخيلها ابداً |
| Cennet hiyerarşisi o kadar yüksekte değil ama sen bizden daha alçaktasın. | Open Subtitles | لسنا بِمقام مُرتفع في السماء، وانتَ أقل بكثير منا. |
| Gelecek iblisine acı verecek çünkü, sen hayatın getirdiği armağanlarla boğuşacaksın . | Open Subtitles | عندما تعاني شياطينك, وانتَ تستمتع بكل ملذات الحياة. |
| Ben normal bir yunustum, sen de şişmanca bir yunus ve biz ormanda kamp yapıyorduk. | Open Subtitles | كُنتُ دُلفيناً عادياً، وانتَ كُنتَ دُلفيناً سميناً وكُنا نُخيمُ في الغابة بلا أي خوف |
| Beni kolonilere gönderebilirdi, sen de biliyorsun. | Open Subtitles | . قد ترسلني للمستعمرات او اسوأ من ذلك وانتَ تعلم هذا |
| Ve o da senin için dünyalar demek, sen de bunu biliyosun. | Open Subtitles | وإنه يعني العالم لك وانتَ تعلم ذلك |
| sen de benden onu ele geçirebilmek için yardım mı istiyorsun? | Open Subtitles | وانتَ تريد ان اساعدكَ للحصولِ عليهِ؟ |
| sen de bazı kabadayı yönlerini kaybetmişsin. | Open Subtitles | وانتَ فقدت بعض من صفاتكَ الخشنة. |
| sen de evlatlık verilmek üzere oraya bırakılmışsın. | Open Subtitles | وانتَ تُرِكتَ هناكَ من اجل التبني |
| Belki ben büyülüyüm, belki sen kaçıksın. | Open Subtitles | أنظر, ربما أنا ساحر, وانتَ أحمق |
| Beni oraya götürmeni istiyorum. -Ama sen yaşayan birisin. | Open Subtitles | أريدكِ أن تأخذيني إلى هناك- وانتَ في هيئتك الحيه؟ |
| Evet, sonra da sen telefonu aldın ve dedin ki... | Open Subtitles | أجل، وانتَ التقطتَ الهاتف وقلتَ |
| Ve sen... seninle daha sonra hesaplaşacaz. | Open Subtitles | وانتَ سأتعامل معك فيما بعد |
| Pekâlâ, tamam, Jim. Yanılmışım. sen ve bütün dünya haklıymışsın. | Open Subtitles | حسناً, حسناً يا (جيم), أنا المخطئة وانتَ وبقية العالم بأسره على حَق |
| sen de biliyorsun. | Open Subtitles | وانتَ تعلمُ ذلكَ |