Annen ve babanın olmadığını ve köylüler tarafından büyütüldüğünü biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تعرف انه لايوجد لديك أب أو أم وبأنك ربيت بالأبرشية، أليس كذلك؟ |
Bence aynen burada yaşadığın dönemdeki gibi kafan karışmış ve rahatsızsın. | Open Subtitles | أظن بأنكِ مشوشه وبأنك متورطه بمشاكل مثلما كنتي حينما عشتي هنا |
Jenny, annen okula her zaman geç geldiğini ve ödevlerini nadiren yaptığını biliyor mu? | Open Subtitles | جيني، هل أمّك تعرف أنك تتأخرين بشكل دائم في الحضور للمدرسة وبأنك لا تؤدي واجبك المنزلي ألا نادرا؟ |
Acı çekerek ve dua ederek hak etmen gerektiğine inanırlar aynı senin dün gece başardığın gibi. | Open Subtitles | وبأنك يجب أن تكتسب روحك من خلال المعاناة والصلاة كما عملت ليلة أمس |
Kendi ayakların üzerinde durabileceğini, ve kimsenin yardımına ihtiyacın olmadığını açık bir şekilde gösterdin. | Open Subtitles | واضح جداً أنك يُمْكِنُ أَنْ تَعتني بنفسك وبأنك لاتحتاجى شيء من أى أحد عضو عائلتي هوجمَ |
Bu evin lanetli olduğunu ve senin de İsa karşıtı olduğunu sanıyorlar. | Open Subtitles | إنهن يظنون أن هذا البيت ملعون وبأنك أنت المسيح الدجال |
Onlara beni kaçırdığını ve para için zorla alıkoyduğunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | أنا سأخبرهم انك اختطفتني وبأنك سجنتني مقابل المال. |
-Baba, Tommy'e arazide olduğunu ve sana ulaşılamadığını söyledim. | Open Subtitles | ـ بالطبع أبي لقد أخبرت تومي أنك تقطن فى بيرث وبأنك كنت تنقب عن الفضة وكان الوصول إليك صعبا |
- Elbette. Babacığım, Tommy'e gümüş çıkarmak için Perth'de olduğunu ve sana ulaşılamadığını söylemiştim. | Open Subtitles | أبي لقد أخبرت تومي أنك تقطن فى بيرث وبأنك كنت تنقب عن الفضة وكان الوصول إليك صعبا |
Kafanın karışık olduğunu ve onu terk etmek istediğini söylemiştin. | Open Subtitles | أخبرتني بأنك مشوش وبأنك تريد الإنفصال عنها |
Kirihara'nın zayıf olduğunu ve senin yıkımım yolundan yürüyeceğini söylemiştin. Kes. | Open Subtitles | قلت بأن كيريهارا كان ضعيف، وبأنك ستمشي نحو المجزرة |
Sizinle tekrar karşılaşmayı ve atkımı taktığınızı görmeyi umut ediyordum. | Open Subtitles | لقد تمنيّت رؤيتك ثانية وبأنك ربما سترتدين وشاحي |
Hatta o gece bana Stacy Miller'dan ne kadar çok hoşlandığını ve ona çıkma teklif edeceğini söylemiştin. | Open Subtitles | ـ وأذكر في تلك الليلة بأنك قلت لي ـ لأي قدر كنت معجباً بـ ستايسي ميلر ـ وبأنك ستسألها للخروج |
Eşimin kayıp olduğunu ve beni bilgilendireceğini mi söylüyorsun? -Burada neler oluyor? | Open Subtitles | تخبرني بأن زوجتي مفقودة وبأنك ستبقيني على اطلاع لكل مستجد؟ |
oraya doğru yola çıktığını ve beklettiğin için üzgün olduğunu | Open Subtitles | وبأنك في الطريق إلى هناك وأنك آسف على الآنتظار |
Kaybetmeye başladığında yada pek iyi gitmediğinde, kendi suratını yumrukla, akıllan ve kazanmaya başla. | Open Subtitles | و عندما تبدأ في الشعور بالخسارة وبأنك لا تبلي جيداً سدد لكمة لوجهك , كي تتحفز و تفوز |
Orada dışarıda, hendeğin ortasında olan bir çocuk var ve sen ortaya çıkarıp ve kapanması konusunda, kederli ailesine gerçekten yardım edebilirsin? | Open Subtitles | ألم يخطر لك أبدًا بأن هناك فتى في الخارج في أسفل خندق، وبأنك يمكن أن تساعد فعلاً |
Ona çamaşırhane şirketini büyütmek istediğini ve yatırımcıya ihtiyacın olduğunu söyle. | Open Subtitles | أخبره أنك تتطلع لتوسيع شركة الغسيل خاصتك وبأنك تحتاج مستثمرين. |
Karakolu aradığını ve Toby Cavanaugh'ı ziyaret etmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | أخبرني بأنه قد وصلت أخبار بأنكِ تحاولين الاتصال بمركز الشرطة وبأنك تحاولين زيارة توبي كافانوه |