"وبالوقت" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve
        
    ve bana evlenme teklif edene kadar, onun beni önemsediğini paramı önemsemediğini inanıyor diye uzun süredir kendime yalan söylüyordum. Open Subtitles وبالوقت الذي سألني فيه ان اتزوجه كذبت على نفسي في الداخل لفتره طويله باعتقادي انه كان يهتم لي وليس المال.
    Bakmaya gittim ve sonra odama geri döndüm, odamda biri vardı. Open Subtitles وعندما بحثت وبالوقت الذي عدتُ فيه لغرفة نومي كان هناك رجلا
    ve bu arada D.C.'ye varana kadar kucağınızda oturmuş olacağım. Open Subtitles وبالوقت الذي نصل فيه إلى العاصمة سأكون جالساً في حضنك
    Homer'a bu bebeği doğru zamanda ve doğru şekilde söylemeliyim. Open Subtitles يجب أن أخبر هومر، بالطريقة المناسبة وبالوقت المناسب
    Yeni birisine el attı... ve şimdi de adamın dağ evindeler. Open Subtitles إنها تقتنص أحد الرجال وبالوقت الحالي موجوده بمنزله بأحد الجبال
    ve onun yanına geri döndüm bir Sıçrayan bölüğü tarafından takip ediliyordu. Open Subtitles وبالوقت الذي وصلت اليه كان يطارد بغوغاء من السكيترز
    Tekrardan yanlış yer ve zamanda olmandan nefret ederim. Open Subtitles أكره فقط أن تكون بالمكان الغير مقصود بالمكان الخاطئ، وبالوقت الخاطئ مجددا
    Zıpkının menzili dahilinde olan ve olay yerine yakın aynı zamanda orada olan tekneleri bulmak ve aramayı daraltmak için teknelerin GPSlerini kullandım. Open Subtitles لقد أعتدت بعض القوارب لأستخدام الـجي.بي.اس ، لتضيق البحث عنهم لوضع سهمٍ معدني داخل القارب بالقرب من مدى الضحية وبالوقت المحدد تتوفى الضحية
    Bebek sahibi olmaya başladıklarında kilometrelerce ötede olursam ve sen onların hâlâ sahibiysen işte o zaman her gün ölürüm. Open Subtitles وبالوقت الذي يحظون به بأطفال سأكون على بعد آلاف الأميال وأراك مازلت سيدهم، سأموت كل يوم لأجل هذا
    ve bende onun adımlarını takip edeceğime kendi alanımda profeör olacağıma... ..onun gururunu devam ettireceğime inanırdım. Open Subtitles وكنت أؤمن حقاً بأنني سأسير على خطاه... بأنني سأصير أستاذاً جامعياً بمجالي الخاص، وبالوقت ذاته أتمسك بفخره بي.
    Ama kapsülüm rotadan çıktı ve Dünya'ya vardığımda kuzenim çoktan büyümüş ve Superman olmuştu. Open Subtitles وبالوقت الذي وصلت به لهنا كان قد كبر ابن عمي بالفعل وأصبح "سوبر مان"
    Cebimizdeki bir aygıtla, Avustralya'ya seslenebiliyoruz ve aynı anda karşıdaki kişi de bize karşılık verebiliyor. TED وبوسعنا إخراج جهازٍ من جيبنا والصياح حتى (أستراليا) وبالوقت ذاته، يصيح ذلك الشخص لنا أيضًا
    ...Çad ve Sudan'da geçirdiğim dönemi. Open Subtitles وبالوقت الذي قضيتُه في (تشاد) و(السودان)
    ve artık ulaşmamız için... Open Subtitles وبالوقت الذي قمنا بالإنعطاف
    Buraya yerleşeceğiz ve Oswald Rusya'dan döndüğünde... Open Subtitles نمكث هنا "وبالوقت الذي يعود به (أوزوالد) من "روسيا
    Ama kapsülüm rotasından saptı ve Dünya'ya vardığımda kuzenim çoktan büyümüştü ve Superman olmuştu. Open Subtitles ولكن خرجت سفينتي عن مسارها وبالوقت الذي وصلت لهنا قد كبر إبن عمي بالفعل وأصبح (سوبر مان)
    Ama kapsülüm rotasından saptı ve Dünya'ya vardığımda kuzenim çoktan büyümüştü ve Superman olmuştu. Open Subtitles ولكن سفينتي خرجت عن مسارها وبالوقت الذي وصلت به لهنا (كان قد كبر ابن عمي بالفعل وأصبح (سوبر مان
    Ama kapsülüm rotasından saptı ve Dünya'ya vardığımda kuzenim çoktan büyümüş ve Superman olmuştu. Open Subtitles ولكن سفينتي خرجت عن مسارها وبالوقت الذي وصلت به لهنا (كان قد كبر ابن عمي بالفعل وأصبح (سوبر مان
    Ama kapsülüm rotasından saptı ve Dünya'ya vardığımda kuzenim çoktan büyümüş ve Superman olmuştu. Open Subtitles ولكن سفينتي خرجت عن مسارها وبالوقت الذي وصلت به لهنا (كان قد كبر ابن عمي بالفعل وأصبح (سوبر مان
    Ama kapsülüm rotasından saptı ve Dünya'ya vardığımda kuzenim çoktan büyüyüp Superman olmuştu. Open Subtitles ولكن سفينتي خرجت عن مسارها وبالوقت الذي وصلت به لهنا (كان قد كبر ابن عمي بالفعل وأصبح (سوبر مان

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more