"وبخير" - Translation from Arabic to Turkish

• ve iyi
• sağ salim
• ve sağlığı
• sağlıklı ve

Ama altı hafta sonra onu sağlıklı ve iyi bir durumda Tokyo'da buldular.
بعد ستة أسابيع وجدوها حية وبخير تخدم الموائد ، في منطقة طوكيو الصغيرة

Kim olduğunu bilmiyorum ama bana baktığın zaman, mutlu ve iyi hissediyorum.
لا أعرف من أنتَ، ولكن عندما تنظر إليَّ، أشعر أنني سعيدة وبخير.

Winston Brenner sadece hayatta ve iyi olmakla kalmıyor, bir de eski arkadaşlarının ayak altında olmamasına dikkat ediyor.
حسناً,وينستون ليس علي قيد الحياة وبخير فقط ولكنه يتأكد أيضاً من أصدقاءه القدامي لن يجعلوه يخرج

Ve ben de sana diyorum ki, bütün hastane personeli yerinde ve iyi.
وقد أخبرتك، كل طقم عاملي المستفشي موجودين وبخير حال

Tüm bunlar birkaç gününü alacak, ama sonunda sağ salim evine dönecek Rene.
سوف يستغرق ذلك بضع أيام يا "رين" ولكنه سوف يعود للمنزل - حي وبخير

Hayır, babası yaşıyor ve sağlığı da yerinde.
لا ، أبوها حي وبخير

Çünkü onu hayatta ve iyi durumda bulur bulmaz ki öyle bulacağım, sonra buraya geri geleceğim.
لأني فور أن أجدها حيّة وبخير وسوف أجدها حيّة وبخير سوف أعود

Aslında, dün gece canlı ve iyi bir şekilde kaleden çıkarken görülmüş.
في الحقيقة، إنه شوهد وهو يركب فرسه ويخرج من القلعة ليلة أمس حياً وبخير.

Ama altı hafta sonra onu sağlıklı ve iyi bir durumda Küçük Tokyo'da buldular.
. بعد ستة أسابيع وجدوها حية وبخير تخدم الموائد ، في منطقة طوكيو الصغيرة

Ama Manhattan'ın bu pis köşesinde, o zenginliğin hırsın ve ahlakî gevşekliğin canlı ve iyi durumda olduğundan emin olmam gerek.
أريد أن أعرف أنه في هذا المكان العفن من مدينة منهاتن، أن الغنى والطموح والأنحلال الأخلاقي عائشين وبخير

2010 mayısında ailesi tarafından kayıp olarak ihbar edilmiş... ama dört ay kadar sonra yaşadığı ve iyi olduğu ortaya çıkmış.
تم تسجيل فقدانها من قبل عائلتها في مايو عام 2010... ثم أبلغ عن وجودها حية ترزق وبخير حال بعد 4 أشهر

Hafızası yerine gelmiş, insan formunda normal ve iyi.
لقد عادت له ذاكرته وقد عاد لطبيعته البشرية و هو طبيعي وبخير

Oğlunuzun hayatta ve iyi olduğuna inanıyorum, Bay Horman.
أعتقد أن أبنك حياً وبخير يا سيد هورمان

Albay, sizi canlı ve iyi görmek güzel.
كولونيل، من الجيد أن أراك حي وبخير

Endişelenmene gerek yok Rina. Sinbad hayatta ve iyi.
لاتقلقي يا "رينا." سندباد على قيد الحياة وبخير.

Hayatta olduğunu ve iyi olduğunu biliyordum.
كنت اعلم انك كنت حياً وبخير في مكان ما

Hepinizi güvende ve iyi görmek, bu kadarını umut etmeye cesaret edememiştim.
لم أجرؤ على ان آمُل بأنكم بأمان وبخير

Seni ayakta ve iyi durumda gördüğüme sevindim.
أنا سعيدة بأنك سليم وبخير

Babam hala hayatta ve iyi durumda.
أبي ما يزال حياً وبخير

Ayrıldığımızda sağ salim bizimle beraberdi.
والآن كان معنا وبخير عندما رحلنا

Maalesef ki benimki hayatta ve sağlığı yerinde.
للأسف فإن أمي حية وبخير.