"وبدأوا" - Translation from Arabic to Turkish

    • başladılar
        
    • ettiler
        
    • başlamışlar
        
    • ve onlar
        
    İçeri ve dışarı gitti ve teker teker her vuruşta sınıf arkadaşlarımın okurken dikkatleri dağıldı ve bana bakmaya başladılar. TED كان ذلك يجري داخليًا وخارجيًا، ومع كل ضربة، واحدة تلو الأخرى، توقف زملائي عن التركيز في القراءة وبدأوا​ بالنظر إليّ.
    FBI 4 gün önce Japonya'ya girdi ve polis personelini araştırmaya başladılar. Open Subtitles المباحث الفيدرالية دخلت اليابان منذ أربعة أيام وبدأوا تحقيقاتهم مع موظفين الشرطة
    Bir grup adam bir kadının barına geldiler ve mekana ateş etmeye başladılar. Open Subtitles مجموعة من الرجال حضروا الى بار المرأة وبدأوا فى اطلاق النار على المكان
    Mahmut protezlerini taktı, diğer hastalar da aynısını yaptı, ve tahliye edilmeden önce son bir defa egzersiz yapmaya başladılar. TED ولبس محمود أطرافه الاصطناعية وفعل المرضى الآخرون الشيء نفسه وبدأوا التمرن للمرة الأخيرة قبل تحررهم.
    Çocuklar gruplar halinde toplanıp, dua ettiler, işledikleri günahlar için af dilediler. Open Subtitles الشىء الاخر الذى حدث هو ان بوب دوك وقف وفعل نفس الشىء الاولاد تفرقوا لمجموعات وبدأوا يصلون لبعضهم
    Sonra evlere girip büyüklere saldırmaya başlamışlar. Open Subtitles وبدأوا أيضاً بالتجمع حول المنازل. ومهاجمة البالغين.
    Ve böylece aralarındaki büyük şakayı paylaşan insanlardan oluşmuş bir topluluk oluştu ve bunun hakkında konuşmaya ve bununla birşeyler yapmaya başladılar. TED وبالتالي تشكل هذا المجتمع من الناس الذين تشاركوا هذه المزحة الكبيرة وبدأوا يتحدثون عنها ويقومون بأشياء بناءً عليها.
    Ve sonra, Ekim ayında yaptıkları ise şuydu: Deri hücreleri aldılar, bunları kök hücrelere dönüştürdüler ve bunları karaciğer hücrelerine dönüştürmeye başladılar. TED ومن ثم ما فعلوه في أكتوبر هو أنهم أخذوا خلايا جلدية وحولوها إلى خلايا جذعية وبدأوا في تحويلها إلى خلايا كبدية.
    Uzlaşır uzlaşmaz da ölçmeye ve veri paylaşımına başladılar. TED وعندما إتفقوا، بدأوا بإجراء القياس، وبدأوا بتبادل المعلومات.
    Öğrencilerimden ikisi, Jim ve James, Hindistan ve Tayland etrafında dolaşırken bu sorun hakkında düşünmeye başladılar. TED سافر اثنان من طلبتي، جيم و جيمز، في أنحاء الهند و تايلند، وبدأوا في التفكير في هذه المشكلة كثيراً.
    Hatta tamamlayıcı proteinlere müdahale eden moleküller geliştirdiler ve bağışıklık sisteminde olduğu gibi beyinde de onları test etmeye başladılar. TED وقد طوروا جزئيات من شأنها التداخل مع البروتينات المُتممة، وبدأوا تجربتها في الدماغ ونظام المناعة أيضًا.
    Başlangıçta yaklaşık 100 kişi kurtulmuştu, ve gruplar halinde bir araya gelip kurtarılmak için dua etmeye başladılar. TED مبدئيا نجا حوالي 100 شخص وبدأوا في التجمع ، يدعون من أجل النجاة
    Ağaçların ardından insanlar ortaya çıktı ve kovalamaya başladılar. TED ومن بين تلك الأشجار، خرج جميع الناس وبدأوا في ملاحقة اللص.
    Böylece insanlara ne yaptığımı anlatmaya başladım ve onlar da bana katılmaya başladılar. TED لذا بدأت أخبر الناس عما أفعله، وبدأوا في التفاعل معي.
    İsmini Annie koyup onun hareketlerini izlemeye başladılar. TED وسموها آني وبدأوا في متابعة خطواتها وتحركاتها
    "ve ateş etmeye başladılar. Open Subtitles ظهرالحراسفي المدخل، وبدأوا في إطلاق النار
    Sonra hepsi sarhoş olup beni "Pinyata"" diyerek pataklamaya başladılar. Open Subtitles ثم شربوا وبدأوا في ضربي بعصا ذاهبين إلى بيناتا
    Her şey değişti, birbirleriyle konuşmaz oldular, devamlı kavga etmeye başladılar. Gerisini sen de biliyorsun. Open Subtitles كل شيء تغير ، توقفوا عن التحدث سوياً وبدأوا يتشاجرون ، تعلمين الباقي
    Fakat hafızayla oynmaya başladılar ve her şey değişti. Open Subtitles ثم كل شيء تغير عندما بدأوا التصويت وبدأوا يتلاعبون بذاكرتنا
    Çocuklar gruplar halinde toplanıp, dua ettiler, işledikleri günahlar için af dilediler. Open Subtitles الاولاد انقسموا لمجموعات وبدأوا يصلوا من اجل بعض يطلبون الصفح عن الخطايا التي ارتكبوها
    Ayrıca elçiliği de sessizce boşaltmaya başlamışlar. Open Subtitles وبدأوا إخلاء السفارة بشكل سري
    ve onlar, reçetelerini, üzerinde yazılı olanları temin ettikleri, ve tutarını kliniğin eczane bütçesinden karşılayan yerel süpermarketlere götürürlerdi. TED وبدأوا يأخذون هذه الوصفات إلى السوبر ماركت المحلية، حيث يقومون بملئ الوصفة و التكلفة تدفع من ميزانية العيادة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more