"وبدلًا من" - Translation from Arabic to Turkish

    • yerine
        
    Ancak görevli memur çağırdığı desteği iptal edip onun yerine kaza raporu doldurmuş. Open Subtitles ولكنّ الضّابط ألغى طلب الدّعم، وبدلًا من ذلك قدّم تقريرًا على أنّها حادثة.
    O gün görünmez olmak yerine farklı bir şeyler giyerek görünmeye karar verdim. TED وبدلًا من أن أكون غير مرئيًا، اخترت أن أكون شخصًا ينظر إليه، وذلك بارتداء ملابس مختلفة.
    bunun yerine tüyler ürpertici bir sessizlik bulduk. TED وبدلًا من ذلك عندما دخلت من الباب كان الصمت مخيفًا
    Ustalarımıza direnmek yerine, akılsız maddeci keşler gibi uçurumlarımızı genişletmelerine izin veriyoruz, bizi yukarı taşıyanı değil, aşağı çekeni arıyoruz. TED وبدلًا من مقاومة أسيادنا، سمحنا لهم بتوسيع خلافاتنا، كالطائشين والمدمنين، نسعى إلى ما يدنينا، لا ما يرقى بنا.
    Sosyal eleştiriler yapmak yerine öz eleştiri yapmaya yöneliyoruz, bu bazen kendimizi imha noktasına varıyor. TED وبدلًا من صنع انتقادات اجتماعية أصبحنا أكثر وأكثر منهمكين في نقد الذات أحيانًا إلى نقطة تدمير الذات
    4 hafta yerine 10 haftalık eğitim verdik. TED وبدلًا من 4 ساعات تدريب في الأسبوع منحناهم 10 ساعات.
    Ve bu aileyi görmek bana tekrar ilham verdi. Programı kapatmak yerine daha ciddiye almaya karar verdim. TED وقد ألهمني ذلك إلى حد بعيد، وبدلًا من التوقف عن العمل، قررت أن أعمل بجدية أكبر.
    Bunun yerine, saldırmaya çalışan dingoya, ustura keskinliğinde ayak pençeleriyle bir hamlede saldırır. TED وبدلًا من ذلك، يهاجم، مرسلًا كلب الدينغو راكضًا ليبحث عن ملجأ بحركةٍ واحدة من مخالب قدمه الحادة كالشفرة.
    Ya birbirimizin neden olduğu acıyla yüzleşseydik bu reddetme veya atağın yerine, dinleyebilir miydik? TED ماذا لو واجهنا أي ألم كنا سببناه لبعضنا البعض، وبدلًا من الرفض أو الهجوم، هل كان بإستطاعتنا الإصغاء؟
    Daha özgüvenli, daha açık fikirli, daha cömert olsaydık ve aşık olmak yerine, aşka dahil olsaydık. TED إذا كنا أكثر حزمًا، وأكثر انفتاحًا، وأكثر سخاءً وبدلًا من الوقوع في الحب، نصعد إلى الحب.
    Tıpkı yeni gezegenleri kolonize etmek yerine üzerinde yaşadığımız gezegeni düzeltmek gibi. TED وبدلًا من الذهاب لاستعمار كواكب جديدة، نستطيع إصلاح الكوكب الذي نحن عليه بالفعل.
    Hediye yerine her biri kendi çocukluk dönemine ait bir hatırayı getirmişti ve bu hatıraları paylaştılar. TED وبدلًا من الهدايا، حمل كل منهم شيئًا من ذاكرة المُفضّلات في طفولتهم ليضعوها على المنضدة.
    Bunun yerine cinsel yönelimi yüzünden bir suçlu olarak öldü ve kimyasal hadımlığa mecbur bırakıldı. TED وبدلًا من ذلك فقد توفي كمجرم بسبب ميوله الجنسي، وتم إجباره على الإخصاء الكيميائي.
    Sanatı ve zanaatı terk ettiler, yerine kendi resimlerini çizip sergilediler. Tekrar ve tekrar. TED لقد هجروا الفنون والحرَف وبدلًا من ذلك، رسموا وعرضوا صورا لأنفسهم مرارًا وتكرارًا.
    İlkinde, hükûmetler ve topluluklar yayılmayı durdurmak için hiçbir şey yapmazlar, onun yerine, insanların olabildiğince hızlı biçimde virüse maruz kalmalarına izin verirler. TED في أولها، لا تتحرك الحكومات والمجتمعات لإيقاف الانتشار وبدلًا من ذلك تسمح للأشخاص بالتعرض للفيروس بأسرع ما يمكن.
    Bunu bize söylemek yerine aptal kitabına yazmaya mı karar verdin? Open Subtitles وبدلًا من إخبارنا، قررت تدوينه في كتابك السخيف؟
    Onun yerine beni susturuyorsunuz. Open Subtitles وأنا لا أتعلم، وبدلًا من هذا، أنتَ تسكتني
    Bunun yerine ölümcül bir şekilde hematit ve sodyum karbonat ile canlı olarak mumyalandılar Open Subtitles وبدلًا من هذا، ماتوا بحجر الدم وكربونات الصوديوم، لقد تم تحنيطهم وهم أحياء
    Oturup bu konuda içten içe korkmak yerine, ...birkaç haftalığına izin istemem gerektiğini düşündüm. Open Subtitles وبدلًا من أن كون خائفة، أدركت أن علي طلب إسبوعين إجازة.
    Bir sorunun vardı ve üzerine gitmek yerine tüm bağını kopartıp kaçtın. Open Subtitles واجهتك مشكلة، وبدلًا من معالجتها قطعت الوصال وفررت.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more