Otobüse biniyor ve otobüs giderken... yanlış yoldan gittiğini fark ediyor. | Open Subtitles | استقلت الحافلة وبينما كانت الحافلة تمضي أدركت أنها تسلك الطريق الخاطئ |
ve böyle düşündükçe, diğerleri aklına geldi. | TED | وبينما كانت في تلك الحالة، طرأ آخرون على بالها. |
Ambulans yaklaştıkça ses dalgaları sıkışıyor ve tizliği artıyor. | TED | الموجات الصوتية، وبينما كانت مركبة الإسعاف تقترب منكم تم ضغطها، وتغيرت إلى ترددات مرتفعة |
...ve Sinderella ve onun Prensi sonsuza dek mutlu yaşadılar. | Open Subtitles | وبينما كانت سيندريلا وأميرها يعيشان بسعادة وهناء، |
Londra'da, Kraliyet ziyareti için bulunduğu bir sırada, birgün beni işten arayıp, bana, bir yarı-prensle karşılaştığını, ve eve geri dönmeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | وبينما كانت في لندن في زياره ملكيه اتصلت بي بالعمل واخبرتني قابلت شبه امير هناك ولن تعود للبيت |
Bir Alman firkateyni, Topsail Cay kıyılarında karaya oturur ve suyun yükselmesini beklerken yaşlı bir adamın onlara doğru yaklaştığını sanırlar. | Open Subtitles | فرقاطة هولندية رست على ضفاف توبسال كي وبينما كانت تنتظر المدّ لأن يرتفع رأوا ما إعتقدوا أنه رجل عجوز على طوف خشبي. |
Tüm bunları bir denizaltıya koymuşlar ve Atlantik Okyanusu'ndan geçerken batmış ve kimse bir daha bulamamış. | Open Subtitles | ووضعوا هذه الاشياء في غواصة وبينما كانت تعبر المحيط الأطلسي، غرقت، ولم يعثر عليها أحد |
Sonra yavaşça yukarı bakmış ve bum! | Open Subtitles | تماماً فوق رأسها وبينما كانت هي ببطء تكتشفه |
ve onu takip ettik 99 günde 11 bin kilometre Taa kuzey batı Avustralya'ya. | Open Subtitles | ولحقنا بها وبينما كانت تسبح لـ11 ألف كيلومتر في 99 يوم إلأى أستراليا الغربية |
Walt ve Maggie birbirlerinden gittikçe uzaklaşırlarken ben hayalime daha da yaklaşıyordum. | Open Subtitles | وبينما كانت تتحرك بعيدا عن بعضها البعض ، والت وماجي وكنت تقترب أكثر إلى حلمي |
Mezunlar toplantısına doğru gidiyor, ve işsiz hamile bir hanım olduğunu unutmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | وبينما كانت تتوجه إلى حفل لم شمل صفها الدراسي ذكرت نفسها أنها عاطلة عن العمل وحامل |
"Prenses yatağında yatarken sürünerek yaklaşmış ve demiş ki: | Open Subtitles | وبينما كانت راقدة في فراشها جاء زاحفًا إليها وقال |
ve o kadın robot arkadaşından destek alırken, bunu büyüleyici bulmadım; Bence bu benim 15 yıllık çalışmalarımın içinde en karmaşık en iç burkan anlardan biriydi. | TED | وبينما كانت تلك المرأة تشعر بارتياح مع رفيقها الإنسان الآلي، لم أكن أجد ذلك رائعا؛ وجدتها واحدة من أكثر اللحظات الموجعة وأعقدها خلال سنواتي ال15 في العمل. |
ve o konuşurken aklıma bir fikir geldi. | TED | وبينما كانت تتحدث، خطرت لي فكرة |
415 Mart'ında, Hypatia şehirden geçerken piskoposun keşiş milisleri onu arabasından dışarı sürükledi, parçaladı ve vahşice öldürdü. | TED | وفي مارس 415، وبينما كانت هيباتيا ترتحل خلال المدينة، قامت ميليشا الرهبان بسحلها من على ركبها وقتلوها بوحشيّـة، وقطّـعوها إربًا. |
"Bir mayına" diyorum, ama bir sürü mayın varmış, binbir parçaya ayrıldı, paramparça havaya uçarken de, pek duyamadım ve aklım da ermedi ama, bir anda bir şey dedi sanki, şöyle bir şeydi: | Open Subtitles | حسناً, قلت "لغم" والحقيقة أنها كانت مجموعة كبيرة من الألغام، فتفجرت وتقطعت لأشلاء، وبينما كانت تتناثر في الهواء، |
ve bir zamanlar uygun gördüğünüz yerde, karşı çıkma düşünme ve konuşma özgürlüğünüz varken şimdiyse karşınızda topluma uyum sağlamanızı ve boyun eğmenizi zorunlu kılan sansür ve güvenlik sistemleri var. | Open Subtitles | {\cH9CFFFE}وبينما كانت لكم حريّة الاختلاف {\cH9CFFFE}أن تفكّروا وتتكلّموا بما تروه مناسبًا {\cH9CFFFE}.. |
Bayan dar bir bluz giymiş ve bluzun düğmeleri neredeyse fırlamak üzere, bu sırada kalemini düşürüyor ve onu almak için eğildiğinde, bluzu iyice açılarak yumuşak, yuvarlak ve beyaz tepecikler dekoltede görünüyor. | Open Subtitles | وبلوزتها ضيقة، وتضغط على الأزرار... سقط قلمها وبينما كانت تنحني لأخذه بلوزتها أنفتحت |
Ama kız bizim çalışanımızdı ve o hata yaptığında-- | Open Subtitles | لكن الفتاة كانت عاطلة وبينما كانت مخطئة |
ve ayağına moksa otu yakmak üzere bebeğini döndürmesi için. | Open Subtitles | وبينما كانت تشعل (الموكسا) عند قدميها لتعديل وضع الجنين "الموكسا: |