Küçük bir mutasyon, iki kanatlı bir canlıyı alıp, onu dört kanatlı bir canlıya dönüştürebilir. | TED | طفرة صغيرة ممكن أن تحدث في ذبابة ذات جناحين وتجعلها بأربع أجنحة |
Muzigin dogal yapisi onu luks bir nesne olmaktan cikartip toplumun mirasi haline getirir. | TED | العفوية الموجودة في الموسيقى تبعدها من قائمة وسائل الرفاهية وتجعلها تراثً للمجتمع. |
Azgın erkeği oynuyorsan, onu mutlu etmek için... en azından ahlaksızlığı hakkıyla yapmalısın. | Open Subtitles | إذا كنت ستلعب دور الصلب فعلى الأقل ليكن لديك الحس السليم لتتقن فعله وتجعلها سعيدة |
Onunla işbirliği yapmalı ve onu gururlandırmalısın. | Open Subtitles | من المهم بأنّك تَتعاونُ وتجعلها فخوره بك. |
ve sahip oldukları güçleri kullanabilir ve bunlarla ne yapmak istiyorsak onu yapabiliriz | Open Subtitles | وتسخير طاقتها وتجعلها تفعل ما تريد منها أن تفعله |
Hayır efendim, asıl sorun, iki hafta boyunca bir kızla çıkıp, onu kendine aşık etmen... | Open Subtitles | لا، المشكلة هي أن تواعد الفتاة لإسبوعين تتصل بها تليفونياً وتجعلها تقع في حبك |
- onu daha yeni dün gece gördün zaten. onu fazla sıkıştırıp, çok sabırsız biri olduğunu düşünmesini istemezsin. | Open Subtitles | انت لا تُريدُ ان تقلقها وتجعلها تعتقد بأنك مُتلهفٌ جداً |
- Yetenekleri onu savunmasız hâle getirdiği gibi cazip hâle de getiriyor. | Open Subtitles | بمعنى؟ إن قدراتها تُضعِفها وتجعلها مرغوبة |
- Yetenekleri onu savunmasız hâle getirdiği gibi cazip hâle de getiriyor. | Open Subtitles | بمعنى؟ إن قدراتها تُضعِفها وتجعلها مرغوبة |
onu konuşarak etkileyebilirsin ama kendini rahatsız hissettirecek bir şey yapma. | Open Subtitles | تستطيع ان تستخدم الرومنسيه وتجعلها تتحدث لكن ليس من المفترض ان تفعل اي شيء وانت ليس مرتاح من فعله |
Neden annemi aşağılayıp onu kötü biri gibi göstermeye çalışıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تهين أمي وتجعلها تبدو شريرة |
Yetenekleri onu savunmasız hâle getirdiği gibi cazip hâle de getiriyor. | Open Subtitles | إن قدراتها تُضعِفها وتجعلها مرغوبة |
Gir içeri ve onu gülümset. | Open Subtitles | ـ عليك الدخول إلى هناك وتجعلها تبتسم ـ كلا! |
Vanessa ile konuşmayı ve onu sakinleştirmeyi umuyordu. | Open Subtitles | كانت تأمل أن تتحدث الى (فانيسا) , وتجعلها تهدأ |
onu mutsuz eder. | Open Subtitles | وتجعلها تعيسة |