Tedarikçiyi üzüp komisyonunu riske atmak istemiyorsunuz. | Open Subtitles | إلى أن نتأكد من أن الرسم مزيف لا تريد أن تغضب البائع وتخاطر بعمولتك، هذا مفهوم |
Orada hiçbir ağ olmadan çalışıyorsunuz, herşeyi riske atarak. | Open Subtitles | عندما تعمل فوق بدون شبكة وتخاطر بكل شيء |
Ülkemi, annemi kurtarıyorsun, ve hayatın üzerine pazarlık edip, riske atıyorsun. | Open Subtitles | ستحمى "بلدتى " ، "أمي" وتخاطر بنفسك من أجل "صفقة". |
Beni buraya getirdiniz ve hayatımı tehlikeye attınız ve bunda tesadüf olmamasını mı bekliyorsunuz? | Open Subtitles | أنت تحضرنى الى هنا وتخاطر بحياتى و تتوقع أنه لن يكون هناك عواقب؟ |
Senin dikkatsiz olmanla ve özgürlüğümüzü tehlikeye atmanla. | Open Subtitles | أنت مهمل وتخاطر بقدراتنا لنكون أحرار |
Başka bir galaksiye gidiyorsun tanımadığın bir grup insanı korumak için hayatını riske atıyorsun. | Open Subtitles | {\pos(192,210)}تُسافر إلى مجرة أخرى {\pos(192,210)}وتخاطر بحياتك من أجل الدفاع عن أشخاص لا تعرفهم حتى |
Dallas PD merdivenlerine tırmanmak için 10 yılımı harcadım ve sen arabanı evimin önüne park ederek bunu riske atıyorsun. | Open Subtitles | قضيتُ 10 أعوام أتسلق السلم وصولاً لشرطة (دالاس) وتخاطر بكلّ شيء بإيقاف سيّارتكَ بطريقي |
Ve çektiğin tüm filmleri riske atıyorsun bu da affedilemez bir şeydir Mick. | Open Subtitles | وتخاطر بتشويه كل الافلام الجميلة التي صنعتها وهذا لا يغتفر يا (ميك) |
Düşünsene, eğer masabaşında olursan güvende olabilirsin... ve Tracy, eğer her gece dışarda olmazsan kendi riske sokmazsın. | Open Subtitles | لكن (ترايسي)، إن لم تجوب الشوارع ليلاً وتخاطر بحياتك قد تحظى بزوجة... أقصد بحياة |
Onun hayatını ve bütün operasyonu tehlikeye attınız. | Open Subtitles | انت تخاطر به وتخاطر بالعملية بإكملها |