"وتركه" - Translation from Arabic to Turkish

    • bırakmış
        
    • bıraktı
        
    • bıraktığı
        
    Birisi kafasına kurşun sıkmış ve suratı başıboş sokak köpeklerince yensin diye öylece bırakmış. Open Subtitles شخض ما وضع رصاصه في رأسه وتركه ليتحلل وجهه من قبل مجموعه من الكلاب الضاله
    Bulalım diye de metroya bırakmış sonra. Open Subtitles وتركه في قطار مترو أنفاق لنتمكن من إيجاده.
    bırakmış gibi yapar ve onunla oynarım. Open Subtitles انا اتظاهر باللعب معه وتركه يذهب
    Kendi adamı onu arkadan vurdu ve ölmesi için benim kapıma bıraktı. Open Subtitles أحد رجاله أطلق النار عليه في الظهر وتركه يموت على عتبة بابي.
    Bu demek oluyor ki biri onu getirdi, kurdu sildi ve bıraktı. Open Subtitles ذلك يعني بأنّ شخص ما جلبه هناك وضعه فوق مسحه لتنظيفه وتركه هناك
    Aileden birine bıraktığı tek şey ve bana bıraktı. Open Subtitles هذا الشئ الوحيد الذي تركه لجميع أفراد العائلة وتركه لي
    Evet, İkna'da her şey Wentworth ayrılırken ona bıraktığı nota bağlıydı herkesin her yerde onlar hakkında konuştuğu zaman. Open Subtitles نعم , في (الإجحاف) كل شيء يتعلق بـ(وينتورث) وتركه لها تلك الملاحظة -عندما الجميع في كل الأنحاء يتكلمون عنهم
    Evi vardı. Sana bırakmış. Open Subtitles كان لديه منزله وتركه لك
    Onu kışın ortasında bir pislik gibi bırakmış. Open Subtitles وتركه ميت كالوسخ في الشتاء
    Onu çok kötü kesmiş ve sıçanlara bırakmış. Open Subtitles لقد جرحه بشده وتركه للفئران
    Keenan, kanı durdurmak için peçeteyle kafasına baskı uygulamış ve onları orada bırakmış. Open Subtitles كينان) ربط منديلا على رأسه) لإيقاف النزيف وتركه خلفه
    Görünüşe göre dostumuz pederle olan eski bir meseleyi kapatmış pantolonunu indirdiği gibi bırakmış. Open Subtitles يبدو أن صديقنا (القاتل) انتقم من الكاهن بسبب خلاف سابق وتركه بلا بنطال
    İşin peşini bıraktı, çünkü doğrusunun bu olduğunu biliyordu. Open Subtitles وتركه بدون ضجّة، لأنّه كان يعرف أنّه الشيء الصائب الذي ينبغي فعله
    Şerif Bill 42 dolar ceza verdi ve onu serbest bıraktı. Open Subtitles المأمور بيل غرمه 42 دولار وتركه يذهب
    Bir adam öldürdü ve onu kapımın önüne bıraktı. Open Subtitles لقد رأيتُ الأمر كله من خلال كاميرات المراقبة الخاصة بيّ. أحد رجاله أطلق النار عليه في الظهر وتركه يموت على عتبة بابي. إنها مكيدة بدم بارد.
    Onun ve adamlarının Walter'ı öldürüp polisin bakması için bıraktığı yer. Open Subtitles هذا العنوان حيث قام ورجاله بقتل (والتر) وتركه للشرطة
    Radyoyu Walter'a bir sebepten bıraktığı kesin. Üstelik frekans da sabit. Open Subtitles حسناً، ترك الراديو لـ(والتر) لسببٍ ما، وتركه على ذلك التردّد لسببٍ ما.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more