İçindeki parayla birlikte kasa geldiğinde öğle yemeği de gelmişti. | Open Subtitles | بعد إحضار وجبة الغداء عند وصول الخزانة والمال في داخلها |
Benimle öğle yemeği Yemek ister misin diye merak ettim. | Open Subtitles | كنت بالجوار و تسائلت إنّ كنتِ ترغبين بتناول وجبة الغداء |
öğle yemeği bugün Güneş Odası'nda yenilecek. | Open Subtitles | وسيتم تقديم وجبة الغداء في اليوم غرفة أحد |
Pazartesi Öğle yemeğinde dairenin ne zaman boş olduğunu öğreneceğim. | Open Subtitles | عند وجبة الغداء يوم الأحد سأعلم متى ستكون الشقة فارغة |
Yemekten sonrası için sadece bir kutu. | Open Subtitles | فقط مربع واحد عن بعد وجبة الغداء. |
Öğlen büfesi için ne sipariş edeceğini düşün. | Open Subtitles | فقط اقلق عن ماذا ستطلب في وجبة الغداء |
öğle yemeğine çıkmazdı çünkü bunun zaman kaybı olduğunu düşünürdü. | Open Subtitles | كان يفوّت وجبة الغداء لإن ذلك مضيعة للوقت بإعتباره |
Bir daha yaptığını görürsem yemekte sadece sıvı şeyler alırsın. | Open Subtitles | اذا رأيتك تمدّ يدك مرة أخرى سوف أحرمك من وجبة الغداء |
Hayır efendim, öğle yemeği için yemekhaneye gitmiştir. | Open Subtitles | لا سيدي , لا بد أنه قد ذهب إلى قاعة الطعام ليأكل وجبة الغداء |
Dinle, ödül konusundaki yardımın için tekrar teşekkür etmeye ve eğer istersen sana öğle yemeği ısmarlamaya gelmiştim. | Open Subtitles | إسمعي ، مررتُ لأشكركِ مجدداً لمساعدتي في الحصول على المكافأة وفكّرت ، ربما أستطع شراء وجبة الغداء |
Neden bir öğle yemeği yemiyoruz? | Open Subtitles | لما, أمم, لما لانتناول وجبة الغداء, هاه ؟ |
Kahvaltı etmediğini biliyordum, ben de sana öğle yemeği hazırladım. | Open Subtitles | أعلم أنكِ قلت بأنكِ لا تتناولين الافطار لذا أعددت لكِ وجبة الغداء |
Hadi be? öğle yemeği için kalamayacak olmamız kötü oldu. | Open Subtitles | من السيئ أنّنا لن نبقى كي نأكل وجبة الغداء |
öğle yemeği 3 yıldızlı Michelin'in restoranında servis edilecek. | Open Subtitles | سيتم تقديم وجبة الغداء في مطعم بثلاث نجوم. |
-Aşağıda ikimize Yemek hazırladım. Ben ahıra gidiyorum. | Open Subtitles | جيّد ، لقد طهيت وجبة الغداء سأذهب للإسطبلات |
O Yemek, hayatıma anlam kazandırdı. | Open Subtitles | وجبة الغداء تلك كانت لحظة حاسمة في حياتي |
Babamı yıllarca pazarları Öğle yemeğinde gördüm. | Open Subtitles | لعدة سنوات كان يأتي والدي على وجبة الغداء يوم الأحد |
Özür dilerim. Biliyorum. Neden bunu Öğle yemeğinde konuşmuyoruz? | Open Subtitles | لا , أنا آسف أعلم ذلك لماذا لا نتحدث عن وجبة الغداء ؟ |
Çok güzel, Bay Canning. Sorularınızı Yemekten sonra sorabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك أن تسأل سؤالك بعد وجبة الغداء |
Tek bildiğim "Öğlen büfesi" olduğu. | Open Subtitles | كل الذي اعرفه هو " وجبة الغداء " |
Hayır, yarın öğle yemeğine gelemem. | Open Subtitles | كلّا، لا أستطيع تناول وجبة الغداء يوم غد. |
Bugünki yemekte olan servis ile ilgili bir dedikodu çıplak bir bayan tarafından yaydırıldı. | Open Subtitles | نشر شائعة أنّ امرأة عارية ستقدم وجبة الغداء هذا اليوم |