"وجلس" - Translation from Arabic to Turkish

    • oturdu
        
    • oturur
        
    • oturup
        
    • oturduğu
        
    • oturmuş
        
    • oturuyor
        
    • çullanmıştı ve
        
    Sonunda, bu yaşlıca zenci adam yüzünde endişeli bir ifadeyle içeri girdi ve arkama oturdu, neredeyse avukatların masasına. TED وأخيراً ، جاء ذلك الحاجب الأسود وفي وجهه علامات القلق وجلس في قاعة المحكمة بالقرب مني ، وكأنه مستشار المحامي.
    Nöroloğun odasına girdik, oturduk dört doktor içeri girdi ve baş-nörolog oturdu. TED دخلنا إلى مكتب طبيب الأمراض العصبية، وجلسنا ودخل أربعة أطباء وجلس الطبيب المسؤول
    En sonunda tam da aradığını bulur, halının üzerine oturur, ama halı uçmaz. Open Subtitles وجد واحدة لطيفة جداً وجلس عليها لكنها لم تقلع
    Ya inançlı birisi gelip yanına oturur ve bütün yolculuk boyunca seninle dini konularda muhabbet etmek isterse? Open Subtitles ماذا أذا ظهر مؤمن حقيقي وجلس في المقعد ثم اراد مناقشة الكتاب المقدس معك
    Ben onun kriz anında yapıldığını biliyorum ve bu adam burada oturup fındık yemeyi seçmiş. Open Subtitles هذا الرجل تخلف عن الواجب وجلس هنا من اجل كاس شراب
    Burası durduğu, uyuduğu, oturduğu ve haritaları incelediği yerdi. Open Subtitles -كان الجسر هو مكانه حيث نام واقفاً وجلس ودرس الخرائط
    Zavallı Kamerunlu çiftçi kendisini şekerle kaplayıp karınca yuvasının üstüne oturmuş. Open Subtitles هذا المزارع الكاميروني غطى نفسه في السكر وجلس على عش النمل
    Yani o tip bara yerleşiyor, soda isteyip oturuyor, tek söz etmeksizin. Open Subtitles وجلس هذا الرجل فى المقصف وطلب علبة صودا
    Üzerime çullanmıştı ve hareket edemiyordum. Open Subtitles وجلس فوقي، ولم أستطع التحرك
    Sigarayı fırlattı, öne oturdu ve ben arkaya otrudum. TED رمى بسيجارته للخارج وجلس في الأمام، وصعدت أنا إلى الخلف.
    Başta yalnızdı ama sonra yanına genç bir adam oturdu. Open Subtitles كانت لوحدها، وبعدها بفترة قصيرة أتى شاب وجلس بجانبها
    Cennete yükselip Yeryüzü ve cennetin yaratıcısı Tanrının sağına oturdu. Open Subtitles ونزل الى السماء وجلس بيد الرب خالق الجنة والأرض
    "Ofiste yalnızdım, bir sandalye çekip oturdu..." Open Subtitles أنا كنت بمفردى في المكتب وهو سحب كرسي وجلس عليه
    Kendi rızasıyla bir sandalye çeker ve oturur. Open Subtitles . لقد تعمد سحب كرسى وجلس عليه
    Kraliçenin bacaklarıyla yürür, Kent Düşesine oturur. Open Subtitles مشى على الملكة، وجلس على دوقة "كِنت"
    İçeri girer, tam senin şu an oturduğun yere oturur. Open Subtitles دخل وجلس حيث تجلس الآن.
    Bir yıl kadar önce bir beyefendi içeri girdi şu anda oturduğun yere oturup şöyle dedi... Open Subtitles حسناً، منذ قرابة العام لقد أتي رجلاً وجلس حيث تجلس الآن
    Başka bir kasabada, kadınların evde kalmak zorunda olduğunu ve sadece erkeklerin izleyebileceğini söyleyen yaşlı bir topluluk ayaklandı, bir grup insan toplanıp tartıştı ve sonra hem kadınlar hem erkekler oturup birlikte izlemeye başladılar. TED في قرية أخرى قال الرجال أنهم هم فقط سيشاهدون والنساء ستبقى في المنزل المجتمع الأكبر سناً استيقظ اجتمعوا معاً وقرروا وجلس كل من الرجال والنساء معاً للمشاهدة
    Hiçbir şey olmamış gibi oturup yedi. Open Subtitles وجلس هناك يأكلها وكأن الأمر لم يحدث
    Tek bildiğim şey Nucky Thompson'ın Atlantic City'den gelip Bölge Savcısı'nın ofisinde 35 dakika oturduğu ve başka bir çocuğun hapsi boylaması. Open Subtitles كل ما أعرفه أن (ناكي طومبسون) أتى من أطلانتك سيتي وجلس في مكتب المدعي العام لـ 35 دقيقة وبعدها فتىً آخر ذهب للسجن
    Şu oturduğu sandalyede ölüverdi. Open Subtitles وجلس هنا ميتاً ... .. ....
    Köpeği barda yere koymuş ve oturmuş. Open Subtitles وضعه على البار, ثم ذهب وجلس
    Sigara içmiş ve tam burada oturmuş. Open Subtitles لقد دخّن سيجارة وجلس هنا.
    "Gece Uçuşu" ve masasına oturuyor. Open Subtitles وجلس على طاولته
    Üzerime çullanmıştı ve hareket edemiyordum. Open Subtitles وجلس فوقي، ولم أستطع التحرك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more