| Şiddetsizlik, sivil başkaldırının gerçek yüzünü saklamak için taktığı bir maskedir. | Open Subtitles | عدم العنف هو القناع الذي يرتديه العصيان المدني ليخفي وجهه الحقيقي |
| -Onun gerçek yüzünü gördüm. -Ben de senin gerçek yüzünü gördüm. | Open Subtitles | ــ لقد رأيت وجهه الحقيقي ــ وأنا رأيت وجهك |
| Müttefiklerimiz arasında onun gerçek yüzünü görmek isteyen çok. | Open Subtitles | هناك الكثير من حلفائنا الذين يتمنون رؤية وجهه الحقيقي |
| gerçek yüzü bir iğneye benziyor. Hep başka bir yüzü var. | Open Subtitles | لقد بدا وجهه الحقيقي مثل إبرة و لكن كان هناك وجه آخر |
| Bu haydut, bu müthiş insanın güvenine ihanet ederek ve soğukkanlılıkla onu öldürerek herkese gerçek yüzünü gösterdi. | Open Subtitles | حيث وضع الناس ثقتهم في سفاح بقناع و عباءة سفاح اظهر لنا وجهه الحقيقي عندما خان ثقة هذا الرجل العظيم و اغتاله ببرودة دم |
| Ya şüpheli gerçek yüzünü gösteriyorsa? | Open Subtitles | ماذا لو أن المشتبه به بدأ يظهر وجهه الحقيقي ؟ |
| gerçek yüzünü çok ender olarak gösterir. | Open Subtitles | ونادراً ما كان يظهر وجهه الحقيقي |
| Reginald Pole bize gerçek yüzünü gösterdi. | Open Subtitles | لقد أظهر لنا ريجنالد نيبول وجهه الحقيقي |
| Ve gerçek yüzünü gösterdi. D - I | Open Subtitles | وبعدها يكشف عن وجهه الحقيقي "الديناصوري" |
| Bir adama maske ver, sana gerçek yüzünü göstersin. | Open Subtitles | اعطي رجلا قناعا وسيريك وجهه الحقيقي |
| Onun gerçek yüzünü şimdi görüyorsunuz. | Open Subtitles | الآن ترى وجهه الحقيقي. |
| Artık gerçek yüzünü biliyorsun. | Open Subtitles | الآن أنت تعرف وجهه الحقيقي. |
| Rinaldo Albizzi gerçek yüzünü gösterdi. | Open Subtitles | رينالدو ألبيتسي) قد أظهر وجهه الحقيقي) |
| - gerçek yüzünü. | Open Subtitles | وجهه الحقيقي |
| - Evet ama gerçek yüzü gülümsemiyordu. | Open Subtitles | بلى، ولكن وجهه الحقيقي لم يكن يبتسم |
| Bu onun gerçek yüzü. | Open Subtitles | هذا هو وجهه الحقيقي |
| Gerçek, onun gerçek rengini göstereceği zamandır.. | Open Subtitles | سترى الحقيقه عندما يظهر وجهه الحقيقي |