Onu bilmem ama burada olmamın... ..ailede tatsız bir durum yaratmış olabilir. | Open Subtitles | لا أعرف بهذا الأمر لكن أعرف أن وجودى هنا لربما سبب بعض الصعوبة للعائلة |
Burada olmamın sebebi Reddick'in aklınızı saçmalıklarla doldurmasıysa Teğmen Skinner'ı arayın size her şeyi anlatsın, tamam mı? | Open Subtitles | أنظر, إذا كان سبب وجودى هنا لأن ريديك أعطاكم معلومات غير صحيحه إذن أتصل بالملازم سكينر |
Bu gece, bunun için buradayım ittifakımızı yenilemek adına. | Open Subtitles | وهذا السبب في وجودى هنا الليلة، لتجديد تحالفاتنا. |
- Yaralandım, tamam mı? Bu yüzden buradayım. - Zırva. | Open Subtitles | ـ أن مصاب فى قدمى هذا سبب وجودى هنا ـ كلام فارغ |
Bak papaz efendi, burada olmam benim için utanç kaynağı. | Open Subtitles | أسمع أيها الواعظ وجودى هنا يسبب لى الكثير من الاحراج |
Burada olduğum bilinsin diye güvercin uçuruyorlar. | Open Subtitles | ، يصفقون للحمام إنها علامة على وجودى هنا |
varlığım sona yaklaşırken bu bir yenisine başlamak demek. | Open Subtitles | , وحيث أن وجودى على وشك الإنتهاء فقط لأبدا مرة أخرى بطرق مجهولة |
Fiziksel varlığımın bulunmamasından ötürü tatlı özürlerimi sunarım kentin yönetimiyle ilgilenmeliyim. | Open Subtitles | أعتذر لعدم وجودى الجسدىّ هنا لكن لدىّ مدينة بأكملها لإدراتها |
Burada olmamın sebebi bir kaza oldu. | Open Subtitles | أنظرى ... السبب فى وجودى هنا كان هناك حادثاً |
Burada olmamın sebeplerinden biri de onlar. | Open Subtitles | . إنهم أحد أسباب وجودى هنا |
Umarım burda olmamın bir sakıncası yoktur. | Open Subtitles | أتمنى ألا تمانع وجودى هنا |
- Yaralandım, tamam mı? Bu yüzden buradayım. - Zırva. | Open Subtitles | ـ أن مصاب فى قدمى هذا سبب وجودى هنا ـ كلام فارغ |
Ve senin de değişmene yardım etmek istiyorum. Bu yüzden buradayım. | Open Subtitles | و انا اريد مساعدتك لتتغيرى، ايضا هذا سبب وجودى هنا |
Eminim burada olmam bir çok fark yarattı. | Open Subtitles | انا متأكده ان وجودى هنا نتج عنه الكثير من التعديلات |
Bir çöp kovasında bile olsa, ki olmayacağını biliyorum, olsa bile, sadece isa ile birlikte olmam yeterli. | Open Subtitles | حتى لو كان فى صندوق قمامة أعلم انه لن يكون كذلك, ولكن حتى لو كان مجرّد فكرة وجودى مع المسيح تطيب لى |
Bilmiyorum Ya burada olmam gerekiyorsa | Open Subtitles | . لا اعلم ماذا اذا توجب وجودى هنا |
Yani, burada olduğum için büyük ihtimal bana kızacak, ama düğünün mükemmel olması benim işim olduğundan, şunu sana söylemeliyim ki şey konusunda biraz endişeli... hmmm... onun büyük gününde ne giyeceğin konusunda. | Open Subtitles | حسناً ، رُبما قد تكون منزعجة بسبب وجودى هُنا ولكنها وظيفتى أن أتأكد من أن زفافها سيكون مثالى يجب علىّ أن أخبرك أنها .. |
Nerde olduğum hakkında hiç bir fikirleri yok. | Open Subtitles | وليس لديهم اى فكرة عن مكان وجودى |
Ondan herhangi bir bilgi alamadan içeride olduğum anlaşıldı. | Open Subtitles | ...قبل أن أحصل على أى معلومات منه اكتشفوا وجودى |
Belki buradaki varlığım hatırlamanıza yardımcı olur. | Open Subtitles | ربما وجودى هنا يساعدك على التذكر |
Kazablanka'daki varlığım en büyük delildir! | Open Subtitles | وجودى فى "كازا بلانكا" هو أفضل دليل على هذا. |
Gördüğün gibi, benim varlığım onun sadece sıvışmasına sebep oluyor. | Open Subtitles | كما يمكنك ان ترى، وجودى يجعلها تفر |
- Çünkü kocamı elimden alıyorsun... hayatımı, varlığımın özünü, seni gerizekalı! | Open Subtitles | -لأنك تأخذين زوجى و حياتى و جوهر وجودى أيتها الحمقاء الغبية |