"وحيث أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • Ve
        
    Ona bunu sunmak gerek Ve işte burada cesaretin devreye girecek. Open Subtitles يجب أن يعطي له، وحيث أن شجاعتك ستؤثّر به.
    Beyin fonksiyonlarını pek bilmem ama rahatlamadığım sürece hafızamın geri gelmeyeceğini biliyorum Ve şuanda ailem kavga ediyor. Open Subtitles انظروا ، لا أعرف الكثير عن وظائف المخ ولكنى أعلم انني لن أستعيد ذاكرتي ما لم أحصل على الراحة وحيث أن عائلتي ستنفجر الآن
    Ve ayrıca şundan dolayı ki sinek tek başına çok hafiftir, ucu ağır tutman gerekir. Open Subtitles وحيث أن الذبابة هي خفيفة جدا سيكون عليك استخدام خيط ثقيل
    Doğru cevap Brick, Ve süremiz dolduğuna göre 2000 puanla şampiyonumuz sensin. Open Subtitles هذا صحيح يا بريك وحيث أن وقتنا قد نفذ وعندك 2000 نقطة فأنت بطلنا المتوج
    Ve bu insanların sayısı arttıkça, emeklilik yaşında veya üzerinde olan insanlar arttıkça, onlara göz kulak olacak insanların sayısı azalmakta. TED وحيث أن أعداد الأشخاص الذين هم أكبر - فوق سن التقاعد و يتقدمون في السن - في تزايد سيكون هناك اشخاص أقل يهتمون بهم
    Yemek yemeği kestiğinizde, karaciğeriniz kandaki demir daha fazla ayırıştırır Ve demir bakteriler için hayati önem taşıdığından bu durum onları aç bırakır. TED عند توقفك عن تناول الطعام، يبدأ الكبد بتناول الكثير من الحديد المتواجد في الدم، وحيث أن الحديد ضروري من أجل بقاء البكتيريا، يؤدي ذلك الى حرمان البكتيريا من الطعام اللازم لبقائها حية.
    Ve tarihin ilk taslakları kayıtlarımızda yazılacak. Open Subtitles ... وحيث أن مِسودة التاريخ الأولى ستكتب بسجلاتنا
    Ve bu iki kalp, Open Subtitles وحيث أن هذه القلبين يهيمون على وجوههم من خلال هذا العالم ،
    Ve toksin testi negatif geldiğinden beri cebindeki eroini örnek olarak varsayabiliriz. Open Subtitles وحيث أن فحص السموم لديه كان سلبياً .... نستطيع أن نفترض أن الهيروين الذى كان فى جيبه كان عينة
    Ve Amazo'da Adalet Ligi'nin güçlerini taklit etme yeteneğine sahip olduğuna göre bunu başarmasına izin veremeyiz. Open Subtitles وحيث أن الإنسان الآلى "أميزو" كان قادر على مضاعفة قوة إتحاد العدالة, لايمكننا ترك "فولكينو" ينجح فى ذلك.
    Ve kamera da tam oradaydı. Open Subtitles وحيث أن الكاميرات كما كانت أن تكون
    Çalışmayı yapanların videolarında GPS ile haritadan takip edilen aracın yönetimini ele geçirmeleri,mikrofonunu açmaları Ve dinlemeleri izlenebilmekte. Tüm bu olanlardan aracın sürücüsünün haberi bile olmuyor. TED واضعو الدراسة يملكون شريط فيديو حيث يظهرون أنفسهم وهم يستولون على سيارة ومن ثم يشغلون الميكروفون في تلك السيارة، ويستمعون لما يجري داخلها أثناء تعقبها عن طريق نظام تحديد المواقع على خارطة، وحيث أن هذا شيء لن يخطر على بال سائق السيارة أنه يحدث.
    Fırlatmadan yaklaşık üç buçuk dakika önce, arkadaki devasa lüleler, büyük kilise çanları gibi ileriye Ve geriye doğru sallanır Ve kütleleri öyledir ki tüm aracı sallar, sanki altınızdaki araç canlıdır, sanki bir fil dizleri üzerine kalkar. TED ومن ثم حوالي ثلاث ونصف دقيقة قبل الانطلاق، الفوهات الضخمة على الجزء الخلفي، مثل حجم أجراس كنيسة كبيرة، تتأرجح ذهابا وايابا وحيث أن كتلتهم تجعل المركبة كلمة تميل، وكأن المركبة من تحتك على قيد الحياة، مثل فيل ينهض على ركبتيه أو شيء ما.
    Ülkelerinden bir anda ayrılmak zorunda kaldıkları için ellerinde pek bir varlıkları yoktur Ve çatışma ortamlarından kaçmaya çalışan bu insanların yanında başka bir ülkeye yasal yoldan girmelerini veya bir uçağa binmelerini sağlayacak vize gibi belgeler yoktur. TED وحيث أن رحلتهم تكون غالباً مفاجئة وغير متوقعة، يقومون بترك متعلقاتهم وراءهم، ويكون الناس الهاربين من الصراع في أغلب الأحيان لا يملكون المستندات المطلوبة، مثل التأشيرات، لكي يتمكنوا من الصعود للطائرات والدخول بصورة شرعية لبلدان أخرى.
    İnsanlar şimdiden gerekeni yapıyorlar Ve duvarın amacı insanları ayırmak, birbirlerinden uzak tutmakken aslında onları dikkate değer şekillerde bir araya getiriyor. İnsanlar sınırda iki uluslu yoga dersi gibi etkinlikler düzenliyorlar, bölünen insanları bir araya getirmek için. TED يهتم الناس بالفعل بهذه القضية وحيث أن الجدران تهدف إلى إبعاد الناس وعزلهم، لكنها بالفعل تقربهم من بعضهم بعدة طرق متميزة، بإقامة مناسبات اجتماعية مثل صفوف اليوجا ثنائية القومية، لتقريب الأفراد ببعضهم وتجاوز الفرقة.
    Hong Kong Üniversitesini sınıflar için ödünç aldığımız için Ve personel eksiğimiz olduğu için beraber çalışabiliriz. Open Subtitles حيث أننا نستعير مباني جامعة " هونج كونج" من أجل المحاضرات... وحيث أن لدينا عجز في القوة ... البشرية، يجب أن نتعـاون.
    Hong Kong Üniversitesini sınıflar için ödünç aldığımız için Ve personel eksiğimiz olduğu için beraber çalışabiliriz. Open Subtitles حيث أننا نستعير مباني جامعة " هونج كونج" من أجل المحاضرات... وحيث أن لدينا عجز في القوة ... البشرية، يجب أن نتعـاون.
    Ve babam tam olarak dedikocu kızın radarında olmadığı için, bu hikayeyi baltalamsına imkan yok. Open Subtitles وحيث أن والدي ليس علي لائحة إهتمام (فتاة النميمة)، ليس بإمكانها تقويض هذه القصة.
    Ve Axl üniversitede ilk kez top oyarken baskı altındaydı. Open Subtitles كرة القدم.. وحيث أن (أكسل) في فريق الكرة الجامعي لأول مرة كانت المسؤولية كبيرة
    Onda Ve Rosalie'de olan şey bu gibi görünüyor -- Rosalie dedi ki, "Neler oluyor?" -- ben de dedim ki, görme duyunu kaybettikçe, beyninin görme ile ilgili yerleri artık hiçbir sinyal almadığı için, hiperaktif Ve kolayca uyarılır hale geliyorlar. Ve birdenbire ateşlemeye başlıyorlar. TED في حالته و في حالة روزالي.. الذي يحدث معهما -وهو ما سألته روزالي "ما الذي يحدث؟"- و قلت انا انه اثناء فقد البصر وحيث أن مناطق الرؤية في المخ لم تعد تصلها اي مدخلات تصبح تلك المناطق مفرطة النشاط و متحفزة و يبدأون في اطلاق الصور بشكل تلقائي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more