ve bir yıl içinde 40 yaşın üzerindeki herkes ölmüştü. | TED | وخلال سنة مات كل من كان فوق الأربعين من العمر. |
birkaç hafta içinde, sessiz tepeler üreyen dört milyon deniz kuşunun çığlıklarıyla canlanır. | Open Subtitles | وخلال أسابيع قليلة تعود التلال الصامتة للحياة.. بأصوات 4 ملايين طير بحري يتكاثر |
Bu ülkeye ziyaretlerim sırasında iki Avusturya olduğunu fark ettim: | Open Subtitles | وخلال زيارتي للبلاد تلقيت ردين أحدهما يُعارض تعويض ضحايا النازيين |
Ama dans provalarının biri sırasında uzanmış kolunun üzerine düştü ve bileğini burktu. | TED | وخلال احد دروس تدريب الرقص سقطت علي ذراعها الممدودة مما ادى الي التواء معصمها |
Yumuşak ve kabarık olmadan önce. ve bu zaman boyunca | TED | قبل ذلك كانت كلها بنيات ناعمة ورقيقة. وخلال تلك الحقبة |
Bu arada, bireysel tasarruf aniden düştü. | TED | وخلال ذلك الوقت، المدخرات الشخصية بالطبع إنخفضت كثيراً. |
İki hafta zarfında bir sözleşmem oldu ve kitap iki yıl içinde dünyada bir milyondan fazla kopya satmıştı. | TED | وفي غضون أسبوعين، وقعت العقد، وخلال عامين، بيعت أكثر من مليون نسخة من الكتاب حول العالم. |
Ve biz de bunu Thames'deki uzay gemimizde güven içinde seyredebileceğiz. | Open Subtitles | وخلال هذا الوقت ، سنكون آمنين في سفينتنا في نهر التيمز |
Ve hayatının akışı içinde kırma tutkusuyla onlara çok yaklaşacaktı. | Open Subtitles | وخلال فترة حياته اقترب بشكل كافى من اقتحام تلك الأنظمة |
birkaç gün içinde benden SUV boyutunda bir paket bekle. Nasıl yani? | Open Subtitles | وخلال أيام قليلة، توقع أن يصلك منّي طرد بحجم سيارة رباعية الدفع. |
Ders esnasında, sunum sırasında hatta her çeşit toplantıda mesajlaşıyor, alışveriş yapıyor ya da Facebook'a giriyorlar. | TED | يراسلون ويتسوقون ويدخلون للفيسبوك خلال الحصص الدراسية وخلال العروض، وفي الحقيقة خلال كل الاجتماعات. |
Ve yemek sırasında, daha fazla kanat yemek istedim, ama fark ettim ki herkes için yeterince yoktu, bu yüzden itiraz etmeye karar verdim. | TED | وخلال العشاء أردت حبة أخرى من الدجاج و لكن أعتقدت أنها لا تكفي للجميع و قررت عكس ذلك |
Ve Terence'nın hastalığı sırasında, ben, biz, biz birlikte savaştığımız hikayeye de inanmak istedik. | TED | وخلال مرض تيرانس أنا أونحن أردنا ان نصدق قصة أخرى قصة كفاحنا معا |
Önemli bir çevresel değişim olması için 10.000 sene geçmesi gerekebilirdi, bu süre boyunca yeni bir davranış şekli gelişebilirdi. | TED | يمكنها أخذ 10 ألاف سنة ليكون هناك تغير بيئي ملحوظ، وخلال هذه الفترة من الزمن تكون قد طورت سلوكا جديدا. |
İki buçuk sene boyunca, mahkeme salonlarında masumiyetimi ispatlamak için savaştım. | TED | وخلال عامين ونصف، من الوجود داخل وخارج المحاكم، ساعية لإثبات براءتي. |
Ve birkaç hafta içerisinde şu minnettar olma basketlerine dönebilirsin. | Open Subtitles | وخلال بضعة أسابيع عندما تقومون بفعل تلك الأشياء .. اشكروني |
Bu arada, yürüyüş için hazır olun. | Open Subtitles | وخلال هذه الأثناء، استعدوا للمشي، فترة الراحة ستستغرق ساعة |
Bu adamla koca bir yıl yaşadın ve bu süre zarfında işe yarar bir tek fotoğraf bile alamadık. | Open Subtitles | تعيشين مع رجل لمدة سنة كاملة. وخلال كل تلك الفترة لا نحصل على أي صورة قابلة للاستخدام. |
Bu sırada, alkol konusuna bir giriş yapmak istiyorum. Tammmam? Alkol kötüdür. | Open Subtitles | وخلال هذا أريد التحدث عن الكحول قليلاً، مفهوم؟ |
Birlikte geçirdiğimiz kısa zaman diliminde ben de bunun haklılığını gördüm. | Open Subtitles | وخلال وقتنا القصير معاً، يمكن القول إن بوسعي الاعتماد عليك أيضاً. |
Saat sabah 5:40 ve 1 dakika sonra... gunesin dogusunu izleyecegim. | Open Subtitles | إن الساعة الخامسة و أربع دقائق وخلال دقيقة سأرى الشمس تشرق |