Toprak verimleri çiftçiliği daha etkili kıldı ve Sanayi Devrimi'nin temelini oluşturan işçi fazlalığı yarattı. | TED | تطويق الزراعة جعلها أكثر كفائة، وخلق فائض من العمالة الذي وضع الأساس للثورة الصناعية. |
Tanrı 76 kiloluk çamurdan bu kadını yarattı.. | Open Subtitles | أخذ الله 168 رطل من الطين وخلق لي امرأة، |
Tanrı gün batımını renklerle doldurdu ve Tanrı yıldırım gibi koşan atları yarattı. | Open Subtitles | خلق الرب المشارق مليئةً بالألوان وخلق الأحصنة سريعة المركب. |
Önceleri karanlık vardı, sonra Tanrı adamı yarattı. | Open Subtitles | في السبق، كان هناك ظلام، وخلق الرب رجلاً |
Ve hükümetin basın açıklamasına göre, daha fazla istihdam yaratacak. | Open Subtitles | وخلق المزيد من فرص العمل، وفقاً لبيان صحفى من الحكومة |
Ve bu da, iki ya da daha çok alanı birleştirip ortak bir noktada yeni bir şey yaratmak. | TED | والتي الجمع بين مجالين أو أكثر وخلق شيء جديد عند التقاطع. |
Bu ruhlarla ilgili. O melek savaş makinen için 50.000 yeni ruhu yarattı. | Open Subtitles | هذا بشأن الأرواح، لقد ذهب الكائن السامي وخلق 50 ألف روح جديدة لآلة حربك. |
Tanrı kuzuyu yarattı ama kaplanı da yarattı. | Open Subtitles | حسناً، خلق الربّ الخروف، وخلق أيضاً النمر |
Fırlatmanın itme gücü ile sıvılaşan küplerin eşzamanlı yanal sarsıntısı birleşerek dengesiz bir yük yarattı. | Open Subtitles | دفع الإطلاق مع الأهتزاز الأفقيفيوقتِواحد.. أسال المكعبات وخلق عدم توازن بالحمولة |
Ve Tanrı dünyayı bu olasılıklarla yarattı. | TED | وخلق الله الكون بكلا المفهومين - العدل والرحمة - |
Tanrı beni vampir, Adem'le Havva'yı insan yarattı. | Open Subtitles | لقد خلقني الرب على هيئة مصاصة دماء، وخلق "آدم" و"حواء" كبشريين. |
Bazı şeyleri değiştirmek için geçmişe döndü ve yeni bir zaman çizgisi yarattı. | Open Subtitles | لقد عاد لتغيير اشياء وخلق خط زمني جديد |
Ebay tutsak ikilemini çözdü ve bir pazar yarattı, tutsak ikilemini güvence oyununa çeviren bir geribildirim mekanizması yaratmasalardı, bu pazar da olmazdı. | TED | قامت "إي باي" بحل معضلة السجين، وخلق سوق، حيث لم يوجد أيّ منها، عن طريق إنشاء آلية مرتدّة تُحوّل لعبة معضلة السجين إلى لعبة ضمان. |
İkincisini yaptığımda , resmi gerçekten karıştırdı, merkezde kesişen büyük , mavi çizgiler üst üste gelerek bir tür gerilim yarattı. | TED | وبعد ذلك عندما اكملت الثانية، انها حقا قطعة مزعجة -- هذه الخطوط الزرقاء الكبيرة تسحق من خلال مركزها. وخلق ذلك نوعا من التوتر والتداخل. |
Pazar yerinin çatısından sürekli akması için de suyu yarattı, ve sonra balığı yarattı ama denizi doldurmak için değil, şafak sökmeden onları taşımam için. | Open Subtitles | وخلق الماء لكي يُقطّر بإستمرار من أسقف السوق وخلق السمك ، ليس ليملأ البحار به ! |
Petrol sahasını vurup petrosırga yarattı. | Open Subtitles | وضرب حقل نفطي، وخلق |
Ve sonra Tanrı erkeği yarattı! | Open Subtitles | ♫ ... وخلق الله ♫ |
Petrosırga infilak etti, ve bir ateşsırga yarattı. | Open Subtitles | انفجرت ، وخلق |
Polis şefi ve birkaç iyi niyetli insanla temizlik yaratacak, düzeni geri getirecek bir hareket belirleyeceğiz ve parayı tedarik edeceğiz. | Open Subtitles | إذا، بمساعدة قائد الشرطة وبعض أصحاب النوايا الحسنة، سنقوم بتأسيس حركة. والتى ستعمل على إعادة النظام وخلق النظافة. |
Atmosfer etkisini devre dışı bırakıp kendi hava durumlarını yaratacak kadar yüksekler. | Open Subtitles | إنهم مُرتفعين كفايةً لإختراق الغلاف الجوي وخلق طقسهم الخاص. |
Burada çalışmak aylaklık etmek gibi- bilirsin, verimsizliğin bir modelini yaratmak gibi. | Open Subtitles | العمل هنا حول عمل أخطاء تعلم، وخلق نموذج لعدم الكفاءة. |