| Bu yüzden sana dostça küçük bir öğüt vermeme aldırmazsın umarım. | Open Subtitles | لذا أَتمنّى أنك لن تمانع أن أعطيكَ نصيحة ودودة |
| İyi haber şu ki polis arkadaş canlısı çıkıyor. | TED | الأخبار الجيدة أن الشرطية التي معنا كانت ودودة |
| Ya kız dost canlısı ya da onu tanıyordu. | Open Subtitles | مما يوضح بأن الضحية إما أنها ودودة أو أنها كانت تعرف القاتل |
| arkadaşça davranıyordum ve altı ay sonra, bana evlenme teklif etti. | Open Subtitles | انا كنت ودودة جداً معه,و.. مُنذ ستة اسابيع، طلب ان يتزوجنى. |
| Bayan Louisa çok iyi, sevimli, tatlı huylu bir kız. | Open Subtitles | فالآنسة لويزا فتاة طيبة ودودة وعذبة المزاج |
| New York; senin doğup büyüdüğün küçük, samimi suç işlenmeyen, doğal, basit geri kalmış, ineklerle oynanan Minnesota Hicksville gibi değil. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تعامل مدينة نيويورك بأنها صغيرة ، ودودة خاليةمنالجرائم،طبيعية.. هلاّ نضجت؟ |
| Sıradan, sakin hayatlar yaşıyor, bakımlı çimlerinizden geçerken... yüzünüze dostane gülümsüyorduk. | Open Subtitles | نعيش حيوات عادية هادئة. ونحن نمر بحدائقكم المنمقة. ونتبسم إبتسامات ودودة. |
| Renee dostça davranıp Ally'yi kocasından uzak tutmaya çalıştığı için, Georgia'ya kızgın. | Open Subtitles | رينيه غاضبه لأن جورجيا ودودة مع آلي كإجراء وقائي. لم اشك بذلك مطلقا |
| Şu elektriksel boşalmaların hiç de dostça gözükmediğini söylememe gerek yok, ama... | Open Subtitles | ناهيك عن تلك الصواعق الكهربائية التى لا تبدو ودودة ، ولكن |
| Bu bir iş emri değil, dostça bir davet. | Open Subtitles | ليس هذا بعمل مُلزم، إنها مجرّد دعوة ودودة |
| Sadece, arkadaş canlısı olduğunu söylüyorum bilmem anlatabildim mi? | Open Subtitles | أنا اقصد فقط أنها ودودة جداً إن كنت تفهم ما اقصد |
| - Onunla konuşuyorlar, çok arkadaş canlısı. - Dediğin imkânsız. | Open Subtitles | الناس تحدثت معها، وهي ودودة جداً - هذا مستحيل - |
| - Onunla konuşuyorlar, çok arkadaş canlısı. - Dediğin imkânsız. | Open Subtitles | الناس تحدثت معها، وهي ودودة جداً - هذا مستحيل - |
| Biliyor musunuz, buradaki balıklar o kadar dost canlısı ki gidip besleyebilirsiniz. | Open Subtitles | ،الأسماك هنا ودودة جداً وهي لا تمانع بأن تطعمها بنفسك |
| Normalde ikinci randevuda bu kadar dost canlısı olurduk ama. Biliyorum. | Open Subtitles | أنا دائماً لا أصبح ودودة هكذا حتى الموعد الثاني |
| Tamam kızla olmak riskli, pek dost canlısı sayılmaz ama sanırım bebek bakıcılığı kısmını halledebilirim. | Open Subtitles | حسنًا، الفتاة مخاطرة رحلة، ليست ودودة بالضبط، لكنني أظن أنني أستطيع التكفل بتفاصيل المجالسة. |
| Dünyanın en yavaş poşetçisinden arkadaşça bir merhaba olsun. | Open Subtitles | سواء أكانت تحية ودودة من أبطأ مالئ للأكياس في العالم |
| arkadaşça sesler çıkararak ona zarar vermeyeceğimizi göstermeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أصدر ألحاناً ودودة لأبدي أنّنا لا نضمر إليه سوءً. |
| Pekâlâ, o sevimli birisi ve diplomatik. | Open Subtitles | حسناً، إنها ودودة للغاية... ولبقة لبقة... |
| Kadın, kasaba dışından, bildirilmemiş ve insanlarla son derece samimi. | Open Subtitles | .. انثى ، من خارج البلدة ، غير معروفة ودودة جدا مع الناس |
| dostane bir maç olacağıyla ilgili bir şey söylediğini hatırlıyorum John. | Open Subtitles | اذكر انك تقول شيء شيء عن لعبة ودودة , ياجون |
| Yıllar sana nazik davranmadı, değil mi? | Open Subtitles | لم تكن كل هذه السنوات ودودة معكِ، أليس كذلك؟ |
| Genel olarak vejeteryandılar, oldukça cana yakın ve geçinmesi kolaydılar. | Open Subtitles | و كقاعدة ،كانت تقتات بالعشب ، و كانت ودودة و يسهل التأقلم معها |
| Manş Adaları, savaştan önce hoş ve sıcak bir tatil yeri olarak tanınıyordu. | Open Subtitles | جزر القناة كانت مشهورة قبل الحرب كوجهه ودودة ولطيفة لقضاء العطلات |
| - Sana çok Kibar davrandım. | Open Subtitles | أعتقد اني كُنتُ ودودة معكِ أكثر مما يحب. |
| Ölürken bile bana karşı nazikti. | Open Subtitles | كانت ودودة معي حتى اقتراب نهايتها |
| Herkes üstesinden gelecek. Aslında, bu okul arkadaş canlısıdır. Çok açık... | Open Subtitles | الجميع سيجتازه.هذه المدرسة ودودة جداً |