İnsanların doğayı kontrol etmesi gerektiği ve kontrol edebileceği inancını reddetti. | TED | ورفضت الاعتقاد السائد أنّ البشر يفترض بهم ويمكنهم أن يسيطروا على الطبيعة. |
Sonunda ayrılık vakti geldiğinde hüzne boğulup elimi tutmayı reddetti. | Open Subtitles | فى النهاية، عندما حان الوقت لأقول لها : وداعا كانت مكتئبة للغاية ورفضت مصافحتى |
Bayan Horne çok yaramazlık yaptı! İlacını almayı reddetti! | Open Subtitles | كانت الآنسة "هورن" مشاغبة للغاية ورفضت تناول دواءها. |
Ben de iki yaşındaki bir çocuk gibi davranarak çalışmayı reddettim. | TED | ولذلك كنت أتصرف كطفلة في الثانية ورفضت العمل |
TV röportajlarını reddettim ve ikimizin birlikte fotoğrafını isteyen her talebi de geri çevirdim. | TED | امتنعت عن المقابلات التلفازية، ورفضت كل طلب لصورنا معا. |
Kayda geçmesi için söylüyorum, kendi iradenle buradasın ve kanuni temsili reddettin. | Open Subtitles | الآن، أريد أن أقول للسجل أنّك هنا بإرادتك ورفضت التمثيل القانوني |
Hayır yoktu. Sordun ama ben hayır dedim. | Open Subtitles | كلاّ , لم نكن فقد طلبت مني ورفضت |
Liseden mezun olduğumda bir tane vermek istedi ama 11 yaşında olduğum için annem izin vermedi. | Open Subtitles | لقد حاول أن يعطيني واحدة من أجل تخرجي من الثانوية، ولكنني كنت بالحادية عشر ورفضت أمي. |
O seni terk etti, evlilik teklifini reddetti. | Open Subtitles | هذه الفتاة تخلّت عنك ورفضت طلبك للزواج |
Ama kefaretini ödedi ve Brandi dava açmayı reddetti. | Open Subtitles | - نعم- ولكنه خرج بكفالة ورفضت براندي رفع قضية |
Ona çıkma teklif ettim, oda reddetti ki bu hayli şüphe uyandırıcı. | Open Subtitles | {\pos(192,215)} طلبتُ منها الخروج معي ورفضت طلبي والذي أجده أمراً مريباً جداً. |
Anneni aradım. Gelip seni almayı reddetti. | Open Subtitles | لقد اتصلتُ بأمّك، ورفضت القدوم وإخراجك. |
Sizi yine reddetti. | Open Subtitles | ولكنك لم تفعل ذلك. ورفضت لك مرة أخرى. |
Teklif etti ve Harriet'te reddetti. | Open Subtitles | طلب يدها ورفضت. |
Banyodayken beni evine davet etti; reddettim. | Open Subtitles | ،عندما كنا في الحمام دعتني لمنزلها ورفضت |
Bu akşam bir iş teklifini reddettim. Hem de arabamdan aradılar ben olmaz dedim. | Open Subtitles | رفضت عرض عمل الليلة اتصلت بهم من السيارة ورفضت |
Bu tamamen saçmalıktı. Ben de cezamı kabullenmeyi reddettim. | TED | كل هذا كان هراء ، ورفضت قبول هذا العقاب . |
Ben senin evine geldim, ve sen benim evime geldin, sadece içeriye girmeyi reddettin. | Open Subtitles | لقد كنت في بيتك , وأنتِ قدتي السيارة بالقرب من بيتي ورفضت للتو الدخول |
Bu insanlara para harcayıp kendi babanı mı reddettin? | Open Subtitles | أعطيت المال لهؤلاء الناس ورفضت أبّاك ؟ |
Korkunç bir herif. Ben de hayır dedim. | Open Subtitles | لقد كان رجل مخيف ورفضت إعطاءه الرقم |
Anahtarlarımı istedi, hayır dedim. Bana yumruk attı ve arabayla gitti. | Open Subtitles | لقد طلبت منّي مفاتيحي، ورفضت ذلك .. |
1940 baharında, Potts ailesi İngiltere'ye dönmeye karar verdiğinde Manş Adaları yetkilileri, İçişleri Bakanlığı yönergeleri doğrultusunda Therese'nin onlarla gitmesine izin vermedi. | Open Subtitles | في ربيع 1940 عندما قرّرت عائلة "بوتس" العودة إلى إنجلترا سلطات جزر القناة البريطانية إتبعت تعليمات وزارة الداخلية ورفضت ترك "تيريز" تذهب معهم |
Üstüne kalkıp bana hatta müşteriye bile sormadan teklifi reddediyorsun. | Open Subtitles | ورفضت بدون ان تسأل الموكل حتى بدون ان تسألني |