Tüm bunları durdurmak için kararlı ve hızlı hareket etmelisin. | Open Subtitles | عليك أن تتصرف بشكلٍ حاسم وسريع لتضع حدًا لكل هذا. |
Bir CD ROM sürücüsünün kullanışlı olabilmesi için, taşınabilir ve hızlı olması gerekir... | Open Subtitles | يجب أن يكون مثل هذا القارئ المحمولة وسريع. |
Böyle herifler sadece cezadan anlarlar, sert ve hızlı. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي يفهمه هذا الشخص هوالعقاب, قاسي وسريع |
Alkol ve kokain kullanıyor, çabuk öfkeleniyor, çabuk silaha sarılıyordu. | Open Subtitles | هو كان مدمن خمور ومدمن كوكايين سريع الأنفعال وسريع الضغط على الزناد |
Olağanüstü bir hızla halka malolmuştu. | Open Subtitles | ما أصبح واضحاً بخصوصه هو أنه أصبح شخصية عامة، بشكل إستثنائي وسريع. |
Keşfe çıktım zaten. Çok derin ve süratli akıyor. | Open Subtitles | لقد إستكشفته بالفعل إنّه عميق جداً وسريع |
"Dağ keçisi gibi sağlam ayakları Kır tavşanı gibi hızlıydı. | Open Subtitles | ثابت القدم كالماعز الجبلي وسريع كالصاروخ |
Anne bana hep söylüyordu Ali, Sen zekisin ve hızlısın | Open Subtitles | أمي كانت دائماً تقول لي يا علي أنت ذكى وسريع |
Çok iyi ve hızlı. Onları heyecanlandırmıyor. | Open Subtitles | إنه جيد وسريع أيضاً لماذا لا تحضره فى جميع أعمالنا؟ |
Çok istekliyim ve hızlı öğrenirim. Gece-gündüz, hafta sonları çalışırım, fazla mesai için fazla para istemem. | Open Subtitles | أنا متحمس جدا وسريع التعلم وسوف أعمل ليلا ونهارا وأثناء العطل الأسبوعية والعمل الإضافي الذي تريدينة مني دون مقابل |
Atılgan ve hızlı bir avcı olan bu kartalın, geniş pençeleri kuşları havada yakalamasına imkan verir. | Open Subtitles | البراثن الطويلة فى مخالبه من أجل إمساك الطيور بالهواء بالنسبة لهذا العقاب فهو صياد متحرك وسريع |
Petrol işinde ucuz ve hızlı, seni iyiye ve ölüme götürür. | Open Subtitles | فى مجال النفط رخيص وسريع تعني أنكَ صالح وميت |
Eğer siyah olsaydın, seninle iyi ve hızlı şekilde yatardım. | Open Subtitles | ان كنت اسوداَ,لكنت ضاجعتك بشكل جيد وسريع |
Uzun, güçlü ve hızlı kılıç kullanan bir İskoçyalı işime yarayabilir. | Open Subtitles | و بأمكاني الاستفاده من رجل أسكتلندي طويل وقوي وسريع بالسيف |
Birileri onu aceleyle götürmüş. Temiz ve hızlı bir şekilde. | Open Subtitles | أخذه أحدهم على عجالة كان اختطاف نظيف وسريع |
Nehir sıcak ve hızlı bir şekilde akıyordu. | TED | تدفق النهر على نحوٍ حار وسريع. |
tüm bu kalorileri alırken doymuyorsunuz çünkü lifi çıkartıyorsunuz, ve hızlı bir şekilde emilip kan şekerinizi yükseltiyorlar. | TED | سوف تحصل على جميع هذه الكالوريات والتي لن تملأك لأنك أزلت الألياف, وسوف تُمتص بسرعة ويرتفع مستوى سكر دمك بشكل مفاجيء وسريع. |
Bazı görüştüğümüz kimseler babanın oldukça kıskanç ve çabuk parlayan biri olduğunu söyledi. | Open Subtitles | فتوصلنا إلى أن والدك شخص غيور وسريع التقلب |
İyi iş, gizli, çabuk... | Open Subtitles | أحسنت عملاً، متقن وسريع |
Tehlike şu ki stafilokok gibi mikroplar öldürücü ve çok bulaşıcı bir şeye evrilecektir ve biz daha hiçbir şey yapamadan halkın arasında hızla yayılacaktır. | TED | والخطر يكمن في أن بعض الجراثيم مثل المكورات العنقودية -- ستتطور إلى شيء خبيث جدا ، وسريع العدوى ، وسينتقل بين المجتمعات قبل أن نستطيع فعل شيئ. |
* Güçlü olmalı, süratli olmalı * | Open Subtitles | * يجب أن يكون قوي وسريع * |
Güçlü ve hızlıydı, ve sonra ortadan kayboldu. | Open Subtitles | إنه قوي وسريع.. ثم اختفى فحسب |
Ama sen bir ceylan kadar uzun ve hızlısın. Yapabilirsin. | Open Subtitles | لكن أنتَ طويل وسريع مثل الغزال، يمكنكَ فعلها |
Pratik, geliştirme amacıyla bir eylemin tekrarlanmasıdır ve eylemi daha kolay, daha hızlı ve daha güvenli yapmamızı sağlar. | TED | الممارسة هي تكرار الأفعال والأعمال بهدف التحسين منها، وتساعدنا على أداء هذه الأفعال بشكل سهل وسريع. |