| Eğer genç ve yakışıklı olsa idi, cinsel lütuflarıyla onu karşılıksız olarak kutsardı. | Open Subtitles | لأنه لو كان شاباً وسيماً لتباركت به ومنحته أطايب جسدها بدون أي مقابل |
| Her yıl kostümle kazara yakışıklı olmaya ne kadar çaba harcadığını merak ediyorum. | Open Subtitles | أتسائل كم بذلت من الجهد لتجعل من نفسك وسيماً بالخطأ لزي كل سنة |
| Söylediğim şey, bu günler çok yakışıklı arıyorsun, ...benim için boşa vakit kaybı. | Open Subtitles | ما أقصده، هو إنّك تبدو وسيماً للغاية هذه الأيام، و أنت تهدره عليّ. |
| Bu tür riskleri almayı hep severdi ve baban da çok yakışıklıydı. | Open Subtitles | كانت دائما ما تنتهز هذه الفرص الجامحة وأبوك كان وسيماً بما تماماً |
| Her zamanki gibi çok yakışıklısın. | Open Subtitles | أوه ، قد أصبحت وسيماً أكثر من أي وقتٍ مضى |
| Doğru dürüst bakınca anladım da, yakışıklı olan sensin galiba. | Open Subtitles | والآن أنا أبدو بالشكلٍ المُناسِب ويُمكنني أن أرى رجلاً وسيماً |
| Sanırım, öğretmeni gördün, inanılmaz yakışıklı ve ona liseli âşık kızı oynayacaksın. | Open Subtitles | أظن أنكِ إلقيتِ نظرة على المدرب .... وكان وسيماً للغاية وأعجبتِ به |
| Sanırım, öğretmeni gördün, inanılmaz yakışıklı ve ona liseli âşık kızı oynayacaksın. | Open Subtitles | أظن أنكِ إلقيتِ نظرة على المدرب .... وكان وسيماً للغاية وأعجبتِ به |
| Büyüyüp yakışıklı, güçlü kuvveli bir delikanlı olmuşsun. | Open Subtitles | لقد كبرت و أصبحت وسيماً, شاب متناسق الجسم |
| O zamanlar daha küçük bir kızdım. Çok soluk ve yakışıklı biriydi. | Open Subtitles | كنت مجرد فتاة بذاك الوقت وهو كان شاحباً و وسيماً |
| Bir sabah, saten çarşaflı yatağında uyandın ve dönüp gördün ki, yanında müthiş yakışıklı şu herif var. | Open Subtitles | استيقظتى ذات صباحاً وكان هنالك شخصاً وسيماً |
| yakışıklı değil belki ama itici de değil. | Open Subtitles | ربما ليس وسيماً لكن بالتأكيد ليس بغيضاً. |
| Tabi ki, Aston, bu kadar yakışıklı değildi. | Open Subtitles | كلا, بالتأكيد, أن آستون لم يكن وسيماً لهذا الحد. |
| Senin kadar yakışıklı görünmeye çalışıyorum, olabileceğimden de eminim. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أبدو وسيماً مثلك على الأقل هكذا أراك |
| Ben seni daha uzun yapabilirim, daha yakışıklı olabilirsin. | Open Subtitles | يمكنني أن أجعل قامتك أطول، يمكنني أن أجعلك وسيماً. |
| Birisi yarın çok yakışıklı görünmeli ve bu birisi de sensin. Tamam mı Bay zaman yolcusu? | Open Subtitles | هناك شخص ما يجب ان يبدو وسيماً غداً و أعتقد ان هذا لشخص هو أنت |
| Neden ben kelleşiyorum, hatta çok yakışıklı olmama rağmen? | Open Subtitles | لماذاأصبحتاصلع,أناحتىكنت, أظن نفسى وسيماً جداً؟ |
| Öyle yakışıklıydı ki! O elbiseyle, her şeyin üstesinden gelebilir. | Open Subtitles | لقد بدا وسيماً للغاية و يمكنه أن يكون أي شئ بهذه البذلة |
| İlk önce, hoş biri olduğunu düşündüm ve biraz da yakışıklıydı. | Open Subtitles | ظننت انه كان لطيفاً وكان وسيماً نوعاً ما |
| Hâlâ acayip yakışıklısın. Burada görevin ne? | Open Subtitles | لا تزال وسيماً كالسابق ما الذي يجعلونكَ تعمل عليه؟ |
| Sorun değil. Keşke şu çocuk bu kadar tatlı olmasaydı. | Open Subtitles | لا بأس، أنني فقط تمنيتُ لو لم يكن وسيماً جداً. |
| Daha önce de pek sevimli değildi ama şimdi sıçtığım boktan bile çirkin. | Open Subtitles | ليس لأنه كان وسيماً سلفاً، لكنّه الأن أصبح كالقذارة |
| Yani dogru sartlar altinda yakisikli bile sayilabilirsin. | Open Subtitles | أعني, في الظروف المناسبة يمكنك حتى أن تكون وسيماً |
| - Komik çekici ve tatlısın ama sana karşı öyle hissetmiyorum. | Open Subtitles | و أراك لطيفاً و وسيماً و مرحاً لكنني لا أحمل لك مشاعر الحب |
| Anne. Ben her zaman yakışıklıyım. | Open Subtitles | أبدو وسيماً دائماً يا أمي |
| Sarhoştum, kırılgandım ve yakışıklıydım. Bundan faydalandın. | Open Subtitles | , كنت ثملاً و مشوشاً و وسيماً و أنتِ استغلتيني |
| Evet. yakışıklıymış. | Open Subtitles | لقد كان وسيماً. |