"وضعها في" - Translation from Arabic to Turkish

    • koy
        
    • koydu
        
    • koymak
        
    • koymuş
        
    • koymuştum
        
    • koyabilir
        
    • koyacaklarını
        
    • sok
        
    • koyup
        
    • potaya bırak
        
    Vazoyu aldığın zaman evime götür ve onu aynı yerine koy. Open Subtitles عندما تحصل عليها, احضرها لبيتي وضعها في نفس المكان هاك المفاتيح
    Elinin içine sıkıştırmaya çalışacağım. Benim için diğer elini üstüne koy, koyar mısın? TED سأحاول وضعها في يدك ارفع يدك الأخرى من فضلك
    Onları suda bekletti, boğdu, basınç odalarına koydu. Open Subtitles غرق منهم بالاختناق لهم ، وضعها في غرف الضغط.
    Bu belirlemelere göre beyni, daha ufak kriyostatlara koymak üzere daha küçük parçalara ayırabiliyoruz. TED ومن هنا ، نتمكن من تقسيم الدماغ إلى قطع كثيرة ، والتي يمكن من ثم وضعها في قاطعٍ دقيق.
    Ceseti buraya doğru sürüklemiş ve arabaya koymuş. Open Subtitles هو قام بجر الجثة لهنا و وضعها في تلك السيارة
    Gitmiş. Banyodaydı. Kutusuna geri koymuştum. Open Subtitles لقد اختفت، كانت في دورة المياة أعدت وضعها في العلبة قبل ذهابنا للنوم
    İçinde karım için bir hediye var. Süpriz yapmak istiyorum, ve acaba benim için bunu c-17 nolu kasaya koyabilir misiniz dicektim. Open Subtitles إنني واضع هدية مُفاجأة هُنا من أجل زوجتي، هل بوسعك وضعها في خزانة "سي 17"؟
    Bazen nereye koyacaklarını hatırlamak için işaretlerler. Open Subtitles بعض الأحيان العملاء يضعون عليه علامة ليتذكروا أين يريدون وضعها في منازلهم
    Al da kıçına sok artık benim güzel kıçımı göremeyeceksin. Open Subtitles وضعها في مؤخرتك.. لأن مؤخرتي الجميلة.. لن تراها بعد ذلك
    Bunu yapabilirsek, bunları sanal bir müzeye koyup hikayesini anlatmamız mümkün olabilir. TED لو استطعنا فعل ذلك، ربما أمكننا وضعها في متاحف افتراضية لإخبارنا تلك القصة.
    Şimdi havaya sıçra ve topu potaya bırak Şef. Open Subtitles الان , اقفز في الهواء, وضعها في الهواء,يا زعيم
    Bir çaydanlığa koy, çaydanlık haline gelir. TED و حين وضعها في إبريق شاي ، يصبح الماء إبريق الشاي.
    Bay Laszlo'nun bavullarını bul ve uçağa koy. Open Subtitles احمل أمتعة السيد لازلو وضعها في الطائرة.
    -Ama o yapmadi. Kütüphaneye koydu. Open Subtitles لم يرتكب الجريمة، وضعها في المكتبة لكنه لم يقتلها
    Sonra onu bir halıya sardı ve bagajına koydu. Open Subtitles ثمّ طواها في سجّادة و وضعها في صندوق سيارته
    Sonra çubuğu aldı, makineye koydu, kapıyı kapattı. Open Subtitles ثم أخذ الممسحة، وضعها في الآلة، و أقفل الباب، أعتقد أننا إنتهينا،
    Dışarı attırmaktansa bir fahişenin karnına koymak daha iyidir. Open Subtitles فمن الأفضل وضعها في بطن عاهرة ، من على أرض الواقع.
    Ve onu bir oda dolusu yabancılarla yere koymak beni rahatsız ediyor hem de bu kadar hassasken. Open Subtitles وأنا لا أشعر بالإرتياح بـ وضعها في غرفة مليئة بالغرباء ليس وهي معرّضة للخطر
    Sol kulağını kesip resme koymuş. Open Subtitles قطع أذنه اليسرى و وضعها في لوحته اللعينة
    Gitmiş. Banyodaydı. Kutusuna geri koymuştum. Open Subtitles لقد اختفت، كانت في دورة المياة أعدت وضعها في العلبة قبل ذهابنا للنوم
    İçinde karım için bir hediye var. Süpriz yapmak istiyorum, ve acaba benim için bunu c-17 nolu kasaya koyabilir misiniz dicektim. Open Subtitles إنني واضع هدية مُفاجأة هُنا من أجل زوجتي، هل بوسعك وضعها في خزانة "سي 17"؟
    Bir de bizim çüklerimizi kesip ağızlarımıza koyacaklarını söyledi. Open Subtitles نعم. أه لقد قال شيئاً عن قطع قضباننا و وضعها في أفواهنا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more