Görünüşe bakılırsa kardeşiniz bir kahraman gibi mücadele etmiş ama yenik düşmüş ve göğsünden ölümcül bir bıçak darbesi almış. | Open Subtitles | عليّ القول أنّه يبدو أنّ شقيقك قد قاتل كالأبطال إلاّ أنّ أحداً فاقه قوّة وعانى من طعنة مميتة في صدره |
Üstüne sahte evraklar yazılmıştı ve nem yüzünden çok kötü bir hâle gelmişti. | TED | رسمت فوقه عديد الكتابات، وعانى الكثير بسبب العفن. |
O terörizmi olduğu gibi bağırarak söylerdi sadece suçluyu değil aynı zamanda inandığı ve çabaladağı şeylere karşı, edebe aykırı kötü örnekleri de. | TED | سيسمي اﻹرهاب بما يستحق تسميته، ليس إجراما فحسب بل مهزلة فاحشة .لكل ما آمن وعانى من أجله. |
Lakin, korku hastalığı egemen olur ve hastalar sonuçlarından muzdarip olur. | TED | لكن مرض الخوف قد سيطر علينا، وعانى المرضى عواقبه. |
Çok uzun zaman acı veren berbat testlere götürüldü. | Open Subtitles | هي أخذت المزيد من الأوقات وعانى من الإختبارات المروّعة. |
Masumlar kendilerini suçlu hissettiler ve tavukların isyanı kısa sürdü. | Open Subtitles | وعانى الابرياء مع المذنبين وثورة الدجاج لم تدم طويلا |
- Yanıkları varmış ve ciğerlerine duman çekmiş, ama iyileşecekmiş. | Open Subtitles | -إنه مصاب بحروق وعانى من إستنشاق الدخان، لكنه سيكون بخير |
Vücudu soğukla, hastalıkla, acıyla karşı karşıya kalmış ve sonunda ölmüş. | Open Subtitles | وعانى جسدها من البرد والمرض والألم وماتت في نهاية المطاف |
ve işini kaybettiği ya da başarısız olduğu için stres altında. | Open Subtitles | المعتدون المتمرسون لا يفلون ذلك وعانى من شيء زاد من توتره موت احد الأقارب او نكسة ما |
Boyun, bel kemiği ve omurlarından hasar almış. | Open Subtitles | وعانى من ضرر في عموده الفقري, اربطته, ورقبته |
Baban ihtiyarları dinlemedi, ve av alanlarımızın dışına çıkan başkaları gibi acı kaderine katlandı. | Open Subtitles | وعانى من نفس المصير كأي شخص من ذهب إلى ماخلف أراضينا؟ |
Zaten ergenliğe adımını atmış ve babası da aynı durumu hayatı boyunca yaşamış. | Open Subtitles | ولكن طفلكِ لن يتعايش معها ابنكِ قد جاوز مرحلة البلوغ وعانى والده من نفس الحالة لطوال حياته |
Bu meseleden dolayı hastalıklarla ve rahatsızlıklarla uğraşıyor. | Open Subtitles | لقد واجه وقتاً عصيباً وعانى من شيء مشابه للإكتئاب |
Bu benim suçum. Herzamanki ruhu yansıtamadım, ve takım bunun eksikliğini hissetti. | Open Subtitles | هذا ذنبي ، لم استطع تحضير روحي المعتادة وعانى الفريق |
Ayrıca vücudunun ön ve arkasında bir çok yatay hasar mevcut. | Open Subtitles | وعانى أيضا من كسور أفقية متتالية .في مقدمة ومؤخرة جسده |
Kendine çok kızdı ve büyük ihtimalle steroit zehirlenmesinden dolayı olduğunu bilmediği bir acının etkisindeydi ve öfkesini çamaşır makinesine zarar vererek çıkardı. | Open Subtitles | عنف نفسه وعانى من التأثيرات مالذي هو من المحتمل قد فعله كان منشطاً وقد حطم الغسالة |
Nathaniel Julliard'ı bıraktı, büyük bir çöküntü yaşadı, ve 30 yıl sonra, Los Angeles şehir merkezinde Skid Row caddelerinde evsiz bir şekilde yaşıyordu. | TED | وقد دفعت ناثانيل لترك جوليارد وعانى من إنهيار تام لاحقاً وبعد 30 عاماً أصبح بلا مأوى بين أروقة شوارع منتصف مدينة لوس أنجليس في " سكيد رو " |
Ama Yu kaçtı, ve Baal olayda ağır kayıplar verdi. | Open Subtitles | لكن هو سمح لـ(يو) بالهرب من قبضته,وعانى خسائر فادحة في سير العملية |
Efsaneye göre, Herkül birçok zorlu düşmanla yüz yüze gelecek ve kimsenin görmediği büyüklükte acılara katlanacaktır. | Open Subtitles | فى أسطورته ، واجه (هرقل) عدداً لا يحصى من الأعداء المرعبين وتحمل وعانى الكثير كم لم يفعل أحد من قبل |
Gelirken kaba yonca yedi ve yol boyunca gaz şişliğinden muzdarip oldu. | Open Subtitles | لقد ذهب إلى مدينة (ليوسيرن) هذا الصباح وعانى من مشاكل الإنتفاخ أثناء الجري |