| ["Rebecca Newberger Goldstein"] ["Steven Pinker"] ["Mantığın Uzun Vadeli Etkisi"] Taksici: Yirmi iki dolar. Steven Pinker: Tamam. | TED | ريبكا نيوبيرغر غولدستين ستيفن بينكر رحلة المنطق الطويلة سائق الأجرة: إثنان وعشرون دولار. |
| Diğer Yirmi tanesi planlanma aşamasında olan çözümler ve bunlar çevrim içi olduklarında sürecimizi hızlandıracaklar. | TED | وعشرون عامل جذب قادم، حلول يتم تطويرها، وعندما يتم نشرها، سوف تسرع من تقدمنا. |
| Yirmi iki yaşında seni kimse değiştiremedi yalnızca ben değiştirebildim. | Open Subtitles | اثنتان وعشرون سنة لم تستطع تغييرك سوف أوجه إتهامات |
| Yüzde Yirmi beş ver ve bu konuşma burada bitsin. | Open Subtitles | خمسة وعشرون بالمئة وبأستطاعتنا انهاء المحادثة الان |
| Kabaca... Ondört saat, dokuz dakika ve Yirmi saniye kalmış. | Open Subtitles | أربع عشْرة ساعة وتسع دقائقِ وعشرون ثانية |
| Yirmi dört saat politikada uzun bir süredir. | Open Subtitles | أربعٌ وعشرون ساعة, وقتٌ طويلٌ في السياسة. |
| Yirmi iki puan, artı kelimenin üç katı puanı... artı bütün harflerimi kullandığım için 50 puan. | Open Subtitles | إثنتان وعشرون نقطة، ونقطة ثلاثية، و 50 نقطة لإستخدام كل حروفي |
| Tüm bu saçmalıkların bırakalım... gramı hala yüz Yirmi. | Open Subtitles | إنه الأفضل وما زال الغرام بـ مائة وعشرون |
| O yüzden her kim alırsa alsın... gramını yüz Yirmi ya da yüz elliye... kesecek, paketleyecek ve sokakta satacak. | Open Subtitles | لذا مَنْ يسيأتي ليَشتريه لن يقبل به سأبيعه بالتجزئه في الشوارع المائة وعشرون إلى مائة وخمسون ألف غرام |
| Ve Yirmi iki adamda eşlerini öldürmüşlerdi. | Open Subtitles | واثنان وعشرون زوجاً قتلتهم زوجاتهم المخلصات |
| Takımın ortalama süresi bir dakika Yirmi saniye olmadan kimse buradan ayrılmayacak. | Open Subtitles | لا أحد سيرحل إلا إذا انتهت الفرقة خلال دقيقة وعشرون ثانية |
| Bugünkü uçuş süremiz yaklaşık yedi saat, Yirmi dakikadır. | Open Subtitles | رحلتنا اليوم ستستغرق سبع ساعات وعشرون دقيقة. |
| Yirmi beş yıl sonra kaybolan küçük bebek... büyüdü ve ormanın kralı oldu. | Open Subtitles | بعد خمسة وعشرون سنةً , أصبح الطفل القوي ملك الأدغال المتأرجح |
| Yirmi altı yıllık deneyimine fazla güveniyor. | Open Subtitles | إثنان وعشرون عاماً من الخبرة صعّبوا من الأمرِ عليهِ. |
| Yirmi üç saat önce, iletişim sisteminde- | Open Subtitles | ثلاث وعشرون ساعة مضت على تفقد أنظمة الإتصالات |
| Yirmi beşinci yaş gününü berbat ettim mi sandın? | Open Subtitles | الآن،أنتي تظنين أننـي أفسـدتُ، عيد ميلادكِ الخمس وعشرون. |
| Yirmi beş önemli bir sayı. Doğru düzgün kutlamalıyız. | Open Subtitles | خمسة وعشرون واحد كبير علينا أن نكون فوق, صحيح |
| Yirmi İki inç uzunluğunda, üç paund ağırlığında. | Open Subtitles | اثنان وعشرون بوصة طول, ثلاثة باوندات وزن0 |
| Bence Yirmi beş bin dinar... bu sorunu halletmeye yeter. | Open Subtitles | حسناً من اجل خمسة وعشرون الفاً اعتقد أنك من الممكن ان تشمل بعض الدماء السيئة0 |
| Açık açık söylemezdi. 1-2 düzine en çok satan, seni suçbilimci yapmıyor. | Open Subtitles | أربعة وعشرون من الكتب الأكثر مبيعاً لا تجعلك باحثاً في علم الإجرام. |
| Altmışbir zırhlı araç, 45 ton cephane yirmibeş 40 mm.lik top, üç tane otomatik 105'lik. | Open Subtitles | واحد وستون سيارة مدرعة ... حوالى 45 طناً من الذخيرة خمسة وعشرون رشاش فئة 40 مليمتر ثلاث مدافع فئة 105 أس |