Gelip öğlen yemeği yeriz, belki de seni kızamık yaparım dedim. | Open Subtitles | وفكرت أن آتي هنا لوقت الغداء وربما أسبب لك الحصبة حسناً |
Bu taraftan geçiyordum ve beraber bir yemek yiyelim dedim. | Open Subtitles | لقد كنت أمُر من هنا وفكرت ان نتناول العشاء معا |
Bununla ilgili birisiyle konuşmayı düşündün mü? | Open Subtitles | هل سبق وفكرت بالتحدث عن الموضوع مع أي أحد؟ |
Ve sende onunla beraber gidersen onunla yatabileceğini mi düşündün? | Open Subtitles | وفكرت أنه لو بقيت معها ستحصل على معاشرة ؟ |
Er yada geç liderlik edeceğim askerler hakkında çok düşündüm | TED | وفكرت كثيرا جدًا بالجنود الذين في نهاية المطاف سأقوم بقيادتهم. |
Ve Montreal'deki Cirque du Soleil aklıma geldi, çünkü beyazperdeye koymak istediğim çılgın tür şiiri daha iyi kim anlayabilir? | TED | وفكرت في سيرك دو سوليه في مونتريال، لأنه من أفضل فهماً هذا النوع من جنون الشعر التي أردت وضعها على الشاشة؟ |
Billy'yi düşünüp durdum ve odasında uyanışını düşünüyordum. | Open Subtitles | وفكرت فى بيلى وكنت افكر فيه وهو يستيقظ فى غرفته |
Seyahat ederken parça parça yapabileceğimi düşünmüştüm. | TED | وفكرت انه بامكاني عمل ذلك شيئأ فشيئأ خلال تنقلي |
Ve kendime dedim ki bu ülkede beyin bağışı kültürü ortaya çıkartsak nasıl olurdu? | TED | وفكرت ما ذا لو أستطعنا نشر ثقافة التبرع بالدماغ في هذه البلاد؟ |
Ve ben de araştırmayı bıraktım ve bunun ne olduğunu anlamam gerekiyor dedim. | TED | ولذلك خرجت من البحث وفكرت ، أحتاج أن أعرف ماهية هذا الشيء. |
Ve düşündüm, hayır, bu cok yakın bir bakış, ama bir kızın babasına vereceği cinsten degil, dedim. | TED | وفكرت بأنه لا يمكن أن تكون إبنته لأن نظرتها حميميه جداً وهي نظرة لا تعطيها الأبنه لوالدها |
Açık bir şekilde tırmanan bir eleme vardı ben de kendi kendime dedim ki bu böyle nereye gidiyor? | TED | الاحتمالات اصبحت محدودة شيئا فشيئا وفكرت في نفسي الى ماذا يريد ان يصل الطبيب ؟ |
Arabayla geçerken tesadüf etti. Bir fincan kahvenizi içeyim dedim. | Open Subtitles | كنت ماراً من هنا أقود سيارتي وفكرت في احتساء فنجان من الشاي |
İşçilerini ve yoldan geçen insanları da hesaba katarak bayağı bir şüpheli olacağını düşündün değil mi? | Open Subtitles | وفكرت ما بين الموظفين وكل الذين في الشوارع هناك كثير من المشتبهين المحسوبين |
Bunun bana hissettirdiklerini hiç düşündün mü, peki? | Open Subtitles | هل سبق وفكرت عن الشعور الذي يبعثه فيّ ذلك؟ |
Ve sonraki mantıklı adımın ispiyonculuk olduğunu mu düşündün? | Open Subtitles | وفكرت الخطوة المنطقية التالية هي أن تصبح واش؟ |
Kulübeye gidiyordum. Belki onu koruma için kullanabilirim diye düşündüm | Open Subtitles | قررت الذهاب إلى المنزل الخشبي وفكرت أنني بحاجة لبعض الحماية |
E-mail adresini, Jeff'in PDA'sında buldum, ve bunu sorabilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد وجدت عنوان الاميل على المذكره الالكترونيه وفكرت فى ان اسئلك |
Ama buralardan geçiyordum ve seni eve bırakmamı isteyebileceğini düşündüm. | Open Subtitles | لكنى كنت فى الجوار وفكرت ربما تحتاجى الركوب الى المنزل |
Başka nelerin üzerine gölge koyabilirim diye düşündüm aklıma arkadaşım Bernie geldi. | TED | كنت أفكر في من يمكنني أن أضع الظلال عليه، وفكرت في صديقي بيرني. |
Ve onlarda cinsellikle ilgili çok şey olur. Kendi kendime söyle düşünüyordum: | Open Subtitles | ولقد كانت مواضيعها تعالج المشاكل الجنسية وفكرت في نفسي: |
61.Caddedeki bardayım. Seni bir arayabilirim diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | أنا في هذه الحانة على الشارع الحادي والستون وفكرت أن أرن عليك |
ben, bu sabah uyandım, aynaya baktım ve düşündüm ki, değişmem gerekiyor. | Open Subtitles | استيقظت هذا الصباح ونظرت في المرآه وفكرت مباشرة, أنني في حاجة للتغير |
ve kendi işimi kurabileceğimi düşündüm. | TED | وفكرت أنني أستطيع أن أبدأ أعمالي التجارية الخاصة بي. |