Galaksiler arası kolonileşme çok daha zor değil, sadece daha uzun sürüyor. | TED | والمستعمرات داخل المجرة ليست بالأمر الصعب، بل تأخذ وقتًا أطول لا غير. |
Bu, çoğu hastanın egzersizlerini yapmadığı anlamına geliyor. Bu yüzden iyileşmeleri daha uzun sürüyor. | TED | وهذا يعني أن معظم المرضى لا يقومون بتمارينهم ولذا يستغرقون وقتًا أطول للتعافي. |
Plasentalı memeliler diğer memelilere göre anne karnında daha uzun süre kalabilirler. | TED | تقضي الثدييات المشيمية وقتًا أطول داخل الرحم مقارنةً مع باقي الثدييات. |
Bu da size Rusya krizi için biraz daha zaman kazandırır. | Open Subtitles | الأمر الذي يمنحكم وقتًا أطول في ظل الأزمة الروسية |
Ölüyorum dostum! Bana biraz daha zaman kazanmalısın. | Open Subtitles | أخبرتك يا رجل اعطني وقتًا أطول |
Eğer robot ve ya gezginlerin yarısı ulaşamasa bile, biraz uzun sürer ama, geriye kalanlar bu görevi tamamlayabilir. | TED | إن لم يصل نصف الروفرات والروبوتات سيستغرق الأمر وقتًا أطول قليلًا، لكن سيظل بإمكانك القيام بالأمر. |
Sabırlı olun çünkü hayatlarına devam etmeleri sandığınızdan daha uzun sürecek. | TED | وتملكوا الصبر، لأن التعافي سيأخذ منهم وقتًا أطول للمضي قدمًا أكثر مما كنتم تعتقدون. |
Kendi babalarına göre, çocuklarıyla daha çok zaman geçiriyorlar. | TED | يمضون وقتًا أطول مع أطفالهم أطول مما قضى آباؤهم معهم. |
Ki anlamak, çok çok daha uzun süremizi alacaktı. | TED | الذى كان من شأنه أن يأخذ منا وقتًا أطول من ذلك بكثير. |
Tedavi olunmadığı takdirde bu ataklar sıklaşır, yoğunlaşır ve yatışması daha uzun süre alır. | TED | من دون علاج، تصبح هذه النوبات أكثر تواترًا وأشد وتستغرق وقتًا أطول لتهدأ. |
Daha düzenli olarak egzersiz yaptıkça kas yorgunluğunun gerçekleşmesi her defasında daha uzun sürer. | TED | وكلما تمرنت بانتظام، كلما أخذت العضلات وقتًا أطول لتشعر بالتعب. |
Hey, Aydınlatma senfonisi inşaatı düşündüğümden daha uzun sürüyor. | Open Subtitles | اصغي، تكوين سيمفونية الإضاءة ستستغرق وقتًا أطول مما توقعت |
Bu günlerde bir yere gitmek daha uzun sürüyor artık. - Evet. | Open Subtitles | حسنًا ، الأمر يستغرق وقتًا أطول للذهاب لمكان ما هذه الأيام. |
Laurel dedi ki birazdan dışarıda olacakmış, ve Sutton da Ethan ile biraz daha zaman geçirmek istedi. | Open Subtitles | إذاً، لقد قالت (لوريل) أنها ستأتي خلال ثوانٍ (و (سوتن) أرادت وقتًا أطول مع (إيثان |
Buraya gelmemiz istediğimizden biraz uzun sürdü. | Open Subtitles | إستغرق وصولنا إلى هنا وقتًا أطول ممّا تصوّرنا |
Sadece bazı şeylerin farkına varmam biraz uzun sürdü. | Open Subtitles | لكن استغرقني الأمر وقتًا أطول لفهم بعض الأمور |
Üst düzey GHLK liderlerimizden birkaçı bizimle olacak bu sefer çünkü burada olmamız umduğumuzdan biraz daha uzun sürecek. | Open Subtitles | بعض من كبار قادتنا سينضمون إلينا هذه المرة حيث أننا سنظل هنا وقتًا أطول من المتوقع. |
- Var ama gelmesi biraz daha uzun sürecek. | Open Subtitles | بلى لدينا، لكنه سيستغرق وقتًا أطول من المتوقع |
Eğer çocuklarınla daha çok zaman geçirmek istiyorsan, gireceğin sınava daha çok çalışmak istiyorsan üç saat egzersiz yapmak ve iki saat gönüllü olmak yapabilirsin. | TED | إذا كنت تريد قضاء وقتًا أطول مع أطفالك وتريدُ الدراسة أكثر من أجل امتحان ستحضره وترغبُ في ممارسة الرياضة لمدة ثلاث ساعات، وتتطوع لمدة ساعتين، فإنك تستطيع عمل ذلك. |