Hepsi sordu, tek tek sordular bana inanmıyormuş gibi bir halleri vardı. | Open Subtitles | لقد سألنى كل فرد منهم, وكانوا ينظرون الىّ كما لو لم يصدقوننى |
Evet, dikkatli ol. Böyle arkadaşlarım vardı. Bunlara düşman deniyor. | Open Subtitles | نعم، احذري كان لدي مثل هؤلاء الأصدقاء وكانوا يدعون أعداء |
Daha önce buraya deneme amaçlı gelmişler. Dinozorlar vardı yani. | Open Subtitles | وكانوا في عالمنا من قبل فيما يكون أشبه بتشغيل تجريبي |
onlar eğlence sektörü denen iş alanında başarılı olmaları en az beklenenler ama cesaretleri ve yetenekleri onları buraya ulaştırdı. | TED | وكانوا أقل من يُتوقع أن يكونوا ناجحين في مجال العمل الترفيهي في النهاية تغلبت شجاعتهم ومواهبهم الى اتخاذ هذه الخطوة |
O ölürken onlar da atlarının üstünde oturmuş onu izliyormuş. | Open Subtitles | وكانوا فقط على متن أحصنتهم يشاهدونه وهو يلفظ آخر أنفاسه |
Hepsi kıyafetlerini giyip onu beklemiş, ama o asla gelmemiş. | TED | وكانوا يتأنقوا من اجل ذلك وينتظرونه ولكنه لم يكن يأتي |
Yani onları yetiştirebilirsiniz ve insanlar bunu yapıyor ve özellikle yoğun olarak bu alanda. | TED | لذا يمكن زراعتها، وبالفعل يقوم الناس بزراعته، وكانوا يزرعون منها الكثير بالذات. |
Etrafımdaki insanların destek ve sevgileriyle sarılmıştım ve beni bir ilham kaynağı ilham kaynağı olarak görmüşlerdi. | TED | كنت محاطة بهذا الحب والدعم من الأشخاص الذين من حولي، وكانوا ينظرون إلي كمصدر للإلهام. |
İçinde çok sayıda yolcu vardı ve canları sıkılıyordu, kaptan da onları güverteye çağırdı. | TED | وكان هناك الكثير من المسافرين على متن السفينة، وكانوا يحسون بالملل، لذلك يدعوهم القبطان إلى سطح السفينة. |
Alternatif sanat boşluğu diye yeni bir gelişme ile ilgileniyorlardı... ...ve buna ihtiyaçları vardı, bu yüzden onlarda ... ...bu ilginç bağış projesiyle çıkmaya karar verdiler. | TED | وهم مهتمون بتطوير مساحة فنية بديلة وكانوا في حاجة إلى تمويل فقرروا اللجوء لإقامة مشاريع لجمع التبرعات |
Genellikle doğrudan hayır derim ama bazılarının belli referansları vardı ve iyi niyetli görünüyorlardı. En az bir veya iki toplantı yapıyorsun | TED | عادةً، أنا أرفض مباشرةً ولكن بعضهم كانوا ذات أصول وبدا عليهم حسن النية وكانوا يطلبون على الأقل اجتماعاً أو اجتماعين |
Büyürken, yaşadığım yerde altı Arap vardı, Hepsi de benim ailemdi. | TED | خلال نشأتي كان هناك 6 عرب في مدينتي، وكانوا كلهم أفراد عائلتي. |
Princeton'da, gizli kodları ve benzeri şeyleri kırmaları için matematikçileri işe aldıkları bir operasyonları vardı. | TED | لقد كان لديهم عملية في برينستون، وكانوا يوظّفون المتخصصين في الرياضيات. لاختراق شفرات سرية وأمورا من هذا القبيل. |
Radyo dinliyordu ve radyoda Parchman Hapishanesi'nde idam edilecek adamların bir listesi vardı. | TED | وكان يستمع إلى الإذاعة،. وكانوا يذيعون أسماء الرجال المحكوم عليهم بالإعدام في سجن بارتشمان. |
Minibüste 16 kız vardı ve direniyorlardı, efendim. | Open Subtitles | كان هناك 16 منهم فى الشاحنة وكانوا يقاومون القبض عليهم يا سيدى |
Onlara Elftaşı deniyor. Babamındı onlar. Güya büyülü güçleri varmış. | Open Subtitles | يُدعَون عقيق جان وكانوا لأبي، يُفترض أن لهم قُوًى سحرية. |
onlar da aynı şekilde bir çamaşır makinesi istiyorlar. | TED | وكانوا يريدون الغسالة بشدة .. كما يريدوها هؤلاء الناس .. |
Ve onlar bana yapmam gereken herşeyi söylüyorlardı. | TED | وكانوا يوجهونني نحو كل الامور التي يتجوب علي القيام بها |
Her zaman birkaç kişi vardır ve Hepsi en iyi arkadaştır. | Open Subtitles | ألم يكن لديهم دائما مجموعه من الناس وكانوا جميعا أز أصدقاء |
Burası insanların güneş banyosu yaptığı yere iki mil mesafedeydi ve insanlar bu sistemin varlığı konusunda tamamen umursamazdı. | TED | لقد كانت على بعد 3200متر من الرمال حيث يتشمس الناس, وكانوا غافلين عن هذه الاستكشافات العظيمة. |
Çocuklarla konuşup onlara ailevi sorunlarımızın olduğunu söyledim ve beni anlayışla karşıladılar. | Open Subtitles | تحدثت مع الشباب واخبرتهم ان لدي مشاكل عائلية وكانوا جيدين بذلك |
Yüzmeyi bitirip Aquatic Park'a varmıştım ve sudan çıkıyordum. Tabii ki, çocukların yarısı çoktan bitirmişti, bana tezahürat yapıyorlardı, çok coşkuluydular. | TED | عندما انتهيت من السباحة وصلت إلى أكواتك بارك، وخرجت من المياه. بالطبع كان نصف الأولاد قد وصلوا أيضاً، وكانوا يشجعونني بحماس. |