Yani, Adam Smith, daha 18. yy'da yazmıştı, "Çin piyasası Avrupa'daki her şeye oranla daha büyük ve daha karmaşıktır." | TED | اعني ان آدم سميث كتب في اواخر القرن الثامن عشر ان السوق الصينية متطورة وكبيرة وأكثر تنظيماً اكثر من اي سوق في اوروبا |
Onlara birlikte daha güçlü olduğumuzu söylerdim Bu akımın öncü ve mağdurlardan oluştuğunu ve her gün büyük ve küçük şeyler yaptığımızı. | TED | كنت أخبرهم بأننا أقوى سويةً وأن هذه حملة من الناجين والمدافعين عنهم الذين يقومون بأشياء صغيرة وكبيرة يوميًا |
Çocuğumuzun, büyük ve mutlu bir ailede doğmasından daha önemli hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أتمنى أن يتقبلوا الأمر بسرور لايهمني شيء أكثر من أن ننجب طفلنا في عائلة سعيدة وكبيرة |
Tümörü çıkarmak için orta ve büyük damar döngülerini bulmalıyım. | Open Subtitles | أريد حلقاتٍ شريانية متوسطةً وكبيرة لاستئصال الورم |
Ünlü ve büyük tasarımcıların moda bilinci yüksek katılımlarını sağlamak için uğraştı. | Open Subtitles | وحث أشهر المصممين وكبيرة للمشاركة في الموضة وسائل أكثر. |
Anaç ve kocaman, boncuk gibi gözleri olan bir balık. | Open Subtitles | انا اعنى واحدة كبيرة مع عيون واسعة وكبيرة |
Anaç ve kocaman, boncuk gibi gözleri olan bir balık. | Open Subtitles | انا اعنى واحدة كبيرة مع عيون واسعة وكبيرة |
Şuna bakın. Abartı, pahalı. büyük ve çirkin. | Open Subtitles | أعني، انظري لهذا، إنها مبالغة مكلفة وكبيرة وقبيحة |
Düğün büyük ve özel bir partidir çünkü ondan sonra gelenler didinmekten ve tekerrürden ibarettir. | Open Subtitles | الزفاف حفلة خاصة وكبيرة كل مايأتي بعده عمل مجهد و تكرار |
Bir kedi nispeten büyük ve ağırdır. | TED | والقطة ثقيلة وكبيرة الحجم نسبيًا. |
Kayalara dikkat et. Oldukça büyük ve sivriler. | Open Subtitles | وأحذر من تلك الصخور أنها حادة وكبيرة |
- Aynen. büyük ve iyi ışık alıyor. | Open Subtitles | نعم , لديها إضاءة ممتازة جميلة وكبيرة |
Benden büyük ve çarpıcı bir hikaye bekliyor, ama elimdeki tek haber, Grandville'deki tüm radyo dalgalarının bozulmuş olması. | Open Subtitles | يريد مقالة مهمة وكبيرة وكل ما يمكن أن أجده (هو الفقدان المفاجيء لإشارة المذياع في (جرانفيل |
avuç içlerimdeki büyük ve inanılmaz şekilde parıldayan topu hissedebiliyorum. | Open Subtitles | ككرة لماعة وكبيرة.. |
İki hafta önce ben şey yaptım -- biliyorsunuz, küçük, orta ve büyük boylarda Klein şişeleri yapıp satıyorum, | TED | وقبل أسبوعين صنعت -- أتعلمون؟ كنت أصنع قوارير كلاين بأحجام صغيرة، ومتوسطة، وكبيرة. |
Ve zaman içinde yıkıldıklarında göletlerinde biriken sular, vadiden aşağıya bir şelaleden akarcasına akacak ve büyük bir güç yaratarak yoluna çıkan herşeyi silip süpürecektir. | Open Subtitles | إندفاع الماء الذي سيحدث خَلْفهم والشلالات التى ستسقط ستولد قوة ضخمة وكبيرة بالقدر الكاف لجرف كل ما في طريقها. خمسون سنة بعد البَشَر |
Bu Danny denen çocuk aşkını arıyor kızların üçer tane çantası var küçük, orta ve büyük. | Open Subtitles | دانيو هذهالفتاة تبحث عن الحُب، وكل فتاة لديها ثلاث حقائب... صغيره الحجم، ومتوسطة، وكبيرة. |
Güzel ve büyük. | Open Subtitles | لطيفه وكبيرة |
Vay canına. Ne kadar hoş ve kocaman. | Open Subtitles | أوه, إنها جميلة جداً وكبيرة. |