"وكل ذلك" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve bu
        
    • Ve hepsi
        
    • Bunların hepsi
        
    • Tüm bu
        
    • filan
        
    • falan
        
    • bütün o
        
    • hepsi bu
        
    • Hepsi de
        
    • ve bütün
        
    • ve bunların
        
    • Ve tüm bunlar
        
    Ama bilmiyorsunuz neden dolayı kaçtığımı ve bu sebeple korkmuş olduğumu. Open Subtitles لكنكم لا تعلمون بالذى مررت به وكل ذلك لأننى كنت خائفة
    Uykusuz geceler, kaçırılan tatiller, Ve hepsi onun hayali içindi. Open Subtitles ،ليالٍ ساهرة ،إجازات مفوتّة .وكل ذلك من أجل تحقيق حلمه
    Yapılar sürekli inşa ediliyor, çözünüyor, geri dönüştürülüyorlar ve Bunların hepsi güneş enerjisiyle oluyor. TED الكيانات تبنى باستمرار، يتم تحليلها ويعاد تدويرها، وكل ذلك يعمل على الطاقة الشمسية.
    Bir akarsudaki kayanın etrafında suyun eğilmesine benziyor ve Tüm bu ışık, gölgeyi yok ediyor. TED وكل ذلك الشعاع يشوه الظل وكل ذلك الضوء يخرب الظل.
    Gittiğin için üzgünüm filan ama bu sadece vazelin baba. Open Subtitles انا حزينة لانك ذاهب وكل ذلك ابي, لكنه مجرد فازلين
    Pekâlâ, aslına bakarsanız dersinize girmek istiyorum, bilirsiniz işte okula geri dönmek falan... Open Subtitles حسنا في الواقع أنا مهتمة بالمادة التي تدرسّها.. أعني العودة للمدرسة وكل ذلك
    "Elektrik ışıkları, makinalar ve bütün o elektrik" Open Subtitles أضواء كهربائية، ماكينات وكل ذلك سيعمل بالكهرباء
    Eskisi dışarıda, yenisi içeride, hepsi bu. Open Subtitles بعيداً عن القديم، نحو الجديد، وكل ذلك.
    Şimdi diyebilirsiniz ki, bu sayılar inanılmaz Ve hepsi de mantıklı duruyor ama bu mümkün mü? TED الآن يمكنكم القول أن تلك الأرقام رائعة، وكل ذلك منطقي، بل إنه ممكن؟
    At nalları, barbekü alanları, dumanlıklar, piknik masaları, barınak ve bu tarz şeyler istedik. TED أردنا خيول وحفر للشواء وأماكن للمدخنين وطاولات نزهة ومأوى وكل ذلك.
    Tahliye şansını batırdım, ve Oz'da 10 yıl daha kalacaksın ve bu benim yüzümden. Open Subtitles لقد أضعت عليك الفرص للخروج بإطلاق سراح مشروط ستقضي 10 سنوات أخرى في أو زد وكل ذلك بسببي
    - Dünyanın terkedilmiş yüzlerce köşesinde iyilik yapacağıma söz veriyorum Ve hepsi senin onurun için olacak Open Subtitles اعدك بان يكون هناك فيض من الاعمال الطيبه فى مئات من الاماكن المهمله فى الارض وكل ذلك باسمك
    Bunların hepsi sizin yürüyüşe olan bağlılığınız, aile ve arkadaşlarınızı organize etmeniz ve genişletilmiş misyonumuza olan inancınız sayesinde başladı. TED وكل ذلك بدأ بالتزامك ببدء المشي، وموافقتك على تنظيم أصدقائك وعائلتك وإيمانك بمهمتنا الكبيرة.
    Ve Bunların hepsi gelip doğru soruyu sormaya dayanıyor ve onu doğru denkleme çevirmeye TED وكل ذلك مرتبط بطرح السؤال الصحيح وتحويله إلى المعادلة الصحيحة،
    Tüm bu esen yurtseverlik havası içerisinde, ben bir savaş karşıtıyım.. Open Subtitles انا فقط ضد الحرب , وكل ذلك الجو الذى يدعو الى الحماسه الوطنيه
    O sizin buraya ulaşıp ulaşmadığınızdan ve ayrıca güvenli bir eve yerleşmenizden işte biletler filan, bu türden şeyler konusunda endişeleniyordu. Open Subtitles كان حريصاً على أن أعتني بك عندما تصل لأرى إن كنت قد وصلت بالسلامة التذاكر، كما تعرف، وكل ذلك
    Uyuşturucu alım satımı falan. Open Subtitles تجارة مخدرات .. وكل ذلك الهراء, كما تعلم
    Ve bütün o süre boyunca oradan nasıl kurtulabileceğimi düşünüyordum. Open Subtitles وكل ذلك الوقت وأنا أحاول أن أعرف كيف أخرج من هنا
    Özel, nadir bir şampiyona hepsi bu. Open Subtitles مناسبات مميزة و بطولات وكل ذلك
    Başımız büyük dertte, baba. Ve hepsi de benim suçum. Open Subtitles نحن في مأزق حقيقي يا أبي، وكل ذلك بسببي.
    Biz içinde bulunduğumuz yeri ısıtmaya çalışıyoruz, ve bütün ısı pencereden çıkıp gitmeye çalışıyor. TED نحن نحاول تسخين المكان الذي نحن فيه، وكل ذلك يحاول الخروج من النافذة.
    Benzer şekilde, şu anda, yapay zekâ, biyomühendislik Ve tüm bunlar -- tek bir neticeyi önceden belirleyemezler. TED بشكل مشابه، الآن، الذكاء الأصطناعي والهندسة الوراثية وكل ذلك... فإنها لا تحدد مسبقاً نتيجة واحدة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more