"وكُلّ" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve her
        
    • ve tüm
        
    • Ve bütün
        
    • falan
        
    • ve diğer
        
    • ve tek
        
    • yelkovanla akrep
        
    Her yıl, şu kapının yanında dururduk ve her yıl, elime şöyle yazardı: Open Subtitles كُلّ سَنَة كنا نَقِف قُرْب ذلك الباب وكُلّ سَنَة كان يكتب في يدي
    Bay Goodman'ın ve sizin aileniz yaralanmalardan haberdar edildi ve her şey yolunda. Open Subtitles والدا السّيدِ غودمان ووالداك كَانَا قد ابلغا عن إصاباتِكِ وكُلّ شيء قد تم التكفَل به
    Yakıt hatlarından biri çarpışmada iptal oldu ve tüm depo akıp gitti. Open Subtitles خَطّ الوقودِ تعطل في التحطّمِ وكُلّ الإحتياطى تسرّب قبل أن يحدث هذا
    Basını belirsizliğe itiyorsunuz ve tüm elde ettiğiniz yalanlar ve imalar. Open Subtitles تُجبرُ الصحافةَ على البرودةِ وكُلّ ما ستحصل عليه أكاذيبُ وإساءة مبطّنةُ
    Ve bütün neden senin normal bir yaşam sürmemen... etrafında yaşayan insanlar gibi. Open Subtitles وكُلّ هذا لأنك لا تَستطيعُ منحها حياة طبيعية مثل بقيّة العالمِ من حولك
    Ve bütün kardeşlerim güldü. Caroline bana baktı, gülümsedi ve şöyle dedi : Open Subtitles وكُلّ أخواتي ضَحكنَ، وكارولين وإبتسمَ وقالَ:
    Yeni işe başlaması falan. Open Subtitles تَعْرفُ، بالبَدْء شغله الجديد وكُلّ شيء.
    Evet, Bill bu küçük kasabadan ayrılıp Sandra Dee ve diğer bütün Hollywood bebekleri ile tanışacak. Open Subtitles نعم. بيل سَيَتْركُ هذه البلدةِ وسيُقابلُ ساندرا دي وكُلّ الفتيات الجميلات الأخريات في هوليود.
    Aşağıda pamuk şeker, arabalar ve her tür sürpriz var. Open Subtitles هناك حلوى قطنِية،جولات وكُلّ أنواع المفاجئاتِ هُنا.
    İstediğine inanabilirsin ama bence insanlar ahlaksız doğuyor ve her geçen yıl daha da kötüleşiyorlar. Open Subtitles أنت يُمْكِنُ أَنْ تَعتقدَ ما تُريدُ، لكن أعتقد ناس متعفّنون ولدو وكُلّ سَنَة يَسُوءونَ.
    Sen hamile kalmasaydın ve her şey planlandığı gibi gitseydi de ben asla Princeton'a girmeyecektim. Open Subtitles حتى حينما حَبلتَ وكُلّ شيء سارَ وفقَ الخطّةِ أنا لم ألومك على عدم دخولى برينستون
    ve her yanda bir hareket var. Burayı çok sevdim. Open Subtitles وكُلّ النشاط في كل مكان أنا فقط أَحبُّ هنا
    Ama O'nu da seviyorum ve tüm bu çılgın müşterileri. Open Subtitles لَكنِّي أَحبُّه أيضاً وكُلّ أولئك الزبائنِ المجانينِ.
    ve tüm bu süre içinde seksten uzak mı duracaklar? Tanrım hayır! Open Subtitles وكُلّ هذا الوقتِ الإمرأةِ ممتنعة عن الجنسِ؟
    ve sonunda beni evine davet edip... bana başka birisi olduğunu... ve tüm bunları kanıt toplamak adına yaptığını... bana "seni seviyorum." dedirttikten sonra söyleyecektin Open Subtitles إلى كُلّ منزل أفضل وكُلّ العروض الساخنة حتى أخيراً وبليلة واحدة، أرجعتني إلى منزلك وكُنْتَ تَدّعي أنه لشخص آخرَ
    Ve bense dünyayı kurtardım ve aşk, onur ve tüm diğer haklı nedenler için kendime el bombası attım. Open Subtitles وأنا أُنقذ العالمَ، أرْمي بنفسي في القنبلة اليدوية المثالية للحبِّ الشرف وكُلّ أسباب الحقّ و على ماذا أَحصَلُ؟
    Ve dahası oturma odamda 40 yabancı var Ve bütün istediğim siktiri boktan biraz uyku. Open Subtitles والحقيقة، أنا عِنْدي 40 غريبُ خارج في غرفةِ جلوسي وكُلّ ما أُريدُ أَنْ أفعله .الحصولْ على بعض النوم
    Bunu Joe Washington Ve bütün görevi başında ölenler için içiyorum. Open Subtitles هذا له لجو واشنطن وكُلّ الرجال الذين ماتوا على الخَطِّ.
    Eskiden canlı müzik falan olurdu. Open Subtitles تعودت على الحفلات الحية وكُلّ أنواع الهراء
    Gerçekten restoranı falan her şeyi ayarla. Open Subtitles لا، لا، لا، أنا في الحقيقة أعني ذلك حقا؟ ؟ إفهمْ المطعمَ وكُلّ شيء.
    - Bunları ve diğer herşeyi bu mahkemede duyacaksınız. Open Subtitles هذا وكُلّ شيء آخر انت سَمعتَ بالفعل في المحكمةِ.
    Tüm gün onunlayım ve tek bildiğim, onunla tanışmadan önce gayet iyi olduğum. Open Subtitles النظرة، أَنا مَعه طِوال النهار، وكُلّ أَعْرفُ ذلك أنا كُنْتُ لَطِيفَ قَبْلَ أَنْ قابلتُه.
    Glenn'e saatimi verdiğimden beri yelkovanla akrep şimdiyi gösteriyor. Open Subtitles منذ أعطيت ساعتي لـ (غلين)، وكُلّ الوقت هو اللّحظة الراهنة إليّ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more