Çalışmamızda seni görevlendirmemizle birlikte aramızda bir sadakat ortaya koyacağını, bunun iki tarafın da işine geleceğini sanıyorduk. | Open Subtitles | وبإسناد عملنا لك، نفترض أنّها يُمكن أنْ تولّد ولاءً بيننا، ولاء يشمل كلا الاتجاهين. |
Şöyle ki, sadakatin olayı... sadakat görmek için sadakat göstermen gerekir... ve sen eline geçen ilk fırsatta onu terk ettin. | Open Subtitles | الولاء هو أنه عليك أن تعطي ولاءً لتأخذ ولاءً وأنت غدرت بها في أقرب فرصة سنحت لك |
sadakat gösterenler hep asılır. | Open Subtitles | الأكثر ولاءً دائماً مُتعلّقين به |
Onun yerine tanıdığım en dürüst, sadık ve yardım sever insan hâline geldin. | Open Subtitles | بدلا من ذلك أصبحت الشخص الأكثر ولاءً واهتماماً قد التقيته |
Annemin kardeşi. Bildiğim en sadık adamdır. | Open Subtitles | إنه شقيق والدتي، و أكثر من أعرفهم ولاءً |
Kısacası bölük komutanları Kral'a karşı bağlayıcı bir sadakat beslemiyorlardı. | Open Subtitles | "جوهريًّا، قادة الفصائل ما عادوا يكنّوا ولاءً للملك" |
Tek kuzenimden daha çok sadakat beklerdim. | Open Subtitles | لقد توقعتُ ولاءً أكثر من إبن عمي الوحيد |
Ona söyledin. Buna sadakat denmez. | Open Subtitles | أخبرتها بذلك, بالكاد أسمّي ذلك ولاءً |
sadakat bu olsa gerek... | Open Subtitles | هذا ما أسميه ولاءً |
Körü körüne sadakat sadakat değildir. | Open Subtitles | لا يعتبر الولاء الأعمى ولاءً. |
Kefflin, Netan'ın en sadık ve güvenilir ikinci adamlarından biri. | Open Subtitles | كيفلين * ، أحد الرجال الأكثر ولاءً * " لـ * نيتان * وموثوق به لدى الـ " ثوانى |
- Daha sadık ve iki kez kısırlaştırıldı. | Open Subtitles | -أكثر ولاءً ويُمكنُ أَنْ يَكُونَ أقوى بمرتين |
Tanıdığım en sadık adamdır. | Open Subtitles | أكثر رجل ولاءً قد عرفته. {\pos(192,230)} |
Tanıdığım en sadık adamdır. | Open Subtitles | أكثر رجل ولاءً قد عرفته. |